147. ci MEKTÛB TERCEMESİ – 1
Hindistânın büyük âlimlerinden, mürşid-i kâmil Muhammed Ma’sûm Fârûkî [Muhammed Ma’sûm, 1079 h.=1668 m. senesinde Serhend şehrinde vefât etdi.] “rahmetullahi aleyh”, (Mektûbât)ının birinci cildi yüzkırkyedinci mektûbunda buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, sizi ve bizi, habîbi, sevgilisi ve Peygamberlerin en üstünü Muhammed aleyhisselâma tâbi’ olmakla şereflendirsin! Ey merhametli kardeşim! Dünyâ hayâtı çok azdır. Ebedî ve sermedî olan âhiret hayâtında, dünyâda yapdıklarımızın karşılıklarını göreceğiz. Bu dünyâda en mes’ûd kimse, kısa ömründe, âhirete yarayacak işleri yapan, uzun olan âhiret yolculuğuna hâzırlanan kimsedir. Allahü teâlâ, size insanların ihtiyâclarını karşılayacak, onları adâlete ve râhata kavuşduracak bir makâm, bir vazîfe ihsân etmişdir. Bu büyük ni’mete çok şükr ediniz! Buna şükr etmek, Allahü teâlânın kullarının ihtiyâclarını karşılamakla olur. Kullara hizmet etmeniz dünyâ ve âhiret derecelerine kavuşmanıza sebeb olacakdır. Bunun için, Allahü teâlânın kullarına iyilik etmeğe, güler yüz, tatlı dil ve güzel huy ile onlara kolaylık göstermeğe çalışınız! Bu çalışmanız, Allahü teâlânın rızâsını kazanmanıza ve âhıretde yüksek derecelere kavuşmanıza sebeb olacakdır. Hadîs-i şerîfde, (İnsanlar Allahü teâlânın ıyâlidir, kullarıdır. Kullarına iyilik edenleri çok sever) buyuruldu. Müslümânların ihtiyâclarını karşılamanın ve onları sevindirmenin ve güzel huylu ve yumuşak ve sabrlı olmanın fazîletini ve sevâblarını bildiren hadîs-i şerîfler çokdur. Bunlardan birkaçını yazıyorum. Dikkat ile okuyunuz. Ma’nâsını iyi anlayamadığınız olursa, dînini iyi bilen ve dînine sarılmış olan hakîkî âlimlerden sorunuz. Bir hadîs-i şerîfde, (Müslümân, müslümânın kardeşidir, ona zulm etmez. Onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ kıyâmet günü sıkıntısını giderir. Bir müslümânı sevindireni, Allahü teâlâ kıyâmet günü sevindirir),bir hadîs-i şerîfde, (Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır), bir hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, ba’zı kullarını insanların ihtiyâclarını karşılamak için yaratmışdır. Derdli olanlar, bunlara sığınırlar. Bunlar kıyâmet gününün azâbından emîndirler), bir hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, ba’zı kullarına çok ni’metler vermiş, bunları derdli kullarına derman için sebeb yapmışdır. Bu ni’metleri muhtâc olanlara vermezlerse, ellerinden alıp, başkalarına verir), bir hadîs-i şerîfde, (Bir kardeşinin ihtiyâcını karşılayana, on sene i’tikâf sevâbı verilir. Allah rızâsı için bir gün i’tikâf eden ile Cehennem ateşi arasında üç hendek uzaklık vardır. İki hendek arası, şark ile garb arası gibi uzakdır), bir hadîs-i şerîfde, (Bir din kardeşinin ihtiyâcını karşılayan kimseye Allahü teâlâ, yetmişbeş bin melek gönderir. Sabâhdan akşama kadar onun için düâ ederler. Akşam ise, sabâha kadar düâ ederler. Her adımı için bir günâhı, afv olur ve bir derece yükseltilir), bir hadîs-i şerîfde, (Bir mü’min kardeşinin ihtiyâcını karşılamak için giden kimseye, her adımı için yetmiş sevâb verilir ve yetmiş günâhı afv olunur. Onu sıkıntıdan kurtarınca, anadan doğmuş gibi günâhlarından kurtarılır. Bu yardımı yaparken ölürse, hesâbsız olarak Cennete girer), bir hadîs-i şerîfde,(Bir din kardeşinin sıkıntısını gidermek için, onunla [mahkemeye] giderse, sırât köprüsünü ayağı kaymadan geçenlerden olur), bir hadîs-i şerîfde, (Amellerin, ibâdetlerin efdali, en kıymetlisi, bir mü’mini sevindirmek veyâ elbise vermek veyâ aç ise doyurmak veyâ herhangi bir ihtiyâcını karşılamakdır), bir hadîs-i şerîfde, (Farzlardan sonra, amellerin en kıymetlisi, bir müslümânı sevindirmekdir), bir hadîs-i şerîfde, (Bir kimse, mü’min kardeşini sevindirince, Allahü teâlâ bir melek yaratır. Bu kimse ölünceye kadar hep ibâdet eder. Ölüp kabre konunca, yanına gelerek, beni tanıyormusun der. Hayır, sen kimsin deyince bir müslümâna vermiş olduğun sevincim. Bu gün seni sevindirmek ve süâl meleklerine cevâb verirken yardımcı olmak ve cevâblarına şehâdet etmek için, şimdi sana gönderildim. Kabrde ve kıyâmetde sana şefâ’at edeceğim. Sana Cennetdeki makâmını göstereceğim der) buyuruldu.
-devamı var-