Enver abim buyurmuştu ki;
Başarının sırrı yapmak değil sormakdır. Abdülhakim efendi hazretleri bir talebesine; “Soracak kimse bulamazsan git ağaca sor, kendi kendine yapma” buyurmuşlar.
Bir insanı, Allahü teâlâ’nın sevgili kulunun kabul etmesi, onu, Allahü teâlâ’nın da kabul ettiğine âlâmetdir. Allahü teâlâ’nın bir kulunu kabul ettiğinin âlâmeti, onun sevgili bir kulu tarafından kabul edilmesidir.
Şâh-ı Nakşibend hazretleri, Alâaddin-i Attar hazretlerine kızını vermiş ve “Alâaddin beni taklid et” buyurmuş. Alâaddin-i Attar hazretleri, hocamı taklid ettiğim her hususun hakikâtine erişdim, buyuruyor. Tasavvufda en kestirme ve en mühim yol takliddir. Akıl- mantık karışdırılmamalıdır. Mevlâna Celâleddin hazretleri, “Aklımı bırakdım, hocama kavuşdum ve kurtuldum” buyuruyor. İnsan hocasına kavuşdukdan sonra hâlâ aklının rehberliğinde yürürse, yolda kalır. Akıl, rehberini buluncaya kadardır.
Mütevazi olan, ne şikayet eder, ne şikayet edilir. Bu çok mühimdir. Çünki her zaman herkese sıkıntı veren, kibirlilerdir. Herkesi şikayet etmesi kibrindendir. Mütevazi demek, ölmüş adam demekdir. Ölmüş adam kimi şikayet eder veya ölmüş adamı kim şikayet eder. Hep dirilerden sıkıntı gelir…