Enver abim buyurdular ki;
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyorlar ki; “Cenab-ı hakkın Cemal sıfatı ile belli bir dereceye kadar geldim. Fakat ne zaman guvalyar kalesinde hapse girdim: O kadar eziyette, sıkıntıda elde ettiklerimi başka şekilde elde edemedim. Orada cenab-ı Hakk Celal sıfatı ile tecelli etti.” Dolayısı ile Büyükler buyuruyor ki; “Hastalık, derd, bela, kemend-i mahbub-i ilahidir. Allahü teala sevdiklerinin boynuna böyle bir kemend-i ilahi atar, bu kement insanın boynuna geçtiği zaman, bir yere gidecek olsa boğulacak gibi olur, geriye gelir. Azamaz, kudurumaz.
Peygamberimiz “salllallahü aleyhi ve sellem” ümmetine karşı, bir annenin evladına olan merhametinden daha şefkatliymiş, Allahü teala da kullarına karşı anneden babadan onbin, yüzbin kere daha fazla şefkatli ve merhametlidir. Onların vârisleri de böyledir. Evliyaların müminlere olan şefkat ve merhameti, evladlarına olan muhabbetinden daha fazladır. Çünki, onların varlığı ve hayatı; islamiyetin yayılması, dinimizin öğretilmesi, ehl-i sünnetin anlatılmasıdır. Onun için bu yol cennetin yoludur, yeter ki Allahü teala gaflete düşürüp de bizi nefsimizin eline düşürmesin. Bizim en büyük düşmanımız nefsimizdir. Onun için yalnız olmaktansa beraber olmak bin kere daha iyidir. Yalnız kalırsak, ya şeytanla, ya nefsimizle baş başa kalırız, bu ise çok tehlikelidir. Ama ehl-i sünnet biriyle beraber olursak, bu seadettir.