Ölçü olmadıktan sonra böyle olur. Nefs yaratılış itibarı ile Allahü teâlâya düşmandır. Her insanda, kadınlarda erkeklerde vardır. Hatta kadınlarda, erkeklerden dokuz kat daha şiddetli yaratılmıştır. Dolayısıyla içerideki düşman [ya'ni nefs] pusuda bekleyip, duruyor. Emir altına girmek istemiyor. Bu yüzden nefs doğrunun düşmanıdır. Nefs birşeyler yapıp, yaptıklarını da doğru kabul eder. Allahü teâlânın gönderdiği, Peygamber efendimizin (aleyhisselâm) bildirdiği, Eshâb-ı kirâm efendilerimizin (aleyhimürrıdvan) naklettiği, ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına yazdıkları doğru ve hak olan yol nefsin düşmanıdır. Nefs bu yola gelmez. Dolayısıyla nefsinin esiri olan bu ve benzeri insanların dinden haberi yoktur. Bunların tuzaklarına düşmemek için de alt yapımızın olması gereklidir. Alt yapının oluşabilmesi için de ehl-i sünnet âlimlerinin kitapları okunmalıdır. Okunursa o zaman [cahillerin ve din düşmanlarının tuzakları] anlaşılabilir ve ölçüyü yakalayabilir. Hülâsa kadınların âdetli olarak camiye girmeleri haramdır, günahtır. Bunu değiştiren kimse [bu meseleyi] hafife alıyorsa imanı gider, kâfir olur. Mürted [dininden dönme] olur. Kadın da [bu harama] ehemmiyet vermeyerek, giderse onun da imanı gider. Muhammed bin Kutbüddin İznikî hazretleri buyuruyorlar ki, (Ta'zim edilmesi [hürmet edilmesi, saygı gösterilmesi, yerine getirilmesi] gerekeni, tahkir; [red ederse] tahkir edilmesi [yapılmaması, red edilmesi] gerekeni ta'zim [saygı] küfürdür).