Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin, Cum’a gününü tebrik ederiz, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder.
O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir…
…………
2001 krizi sıraları idi. Enver abim, rahatsızlıkları sebebi ile bir müddet Sarıyer’de evlerinden çıkmadılar. Sarıyer’de, bizim evimiz ile arada sadece 1 (bir) ev vardı. Sık sık ziyaretlerine giderdik. Komşu olmak nimetinden dolayı, bilhassa yatsı namazlarını, Enver abimlerle beraber kılardık. Zaten her akşam misafirler de olurdu orada. Hânede imamlık vazifesini yapan abi izinli olduğu zamanlar, yatsı namazında Enver abim beni imam yaparlardı. O evde hergün târihî günler yaşanır, ele geçmez sohbetler olurdu. Bu nimet, ev satılana kadar, senelerce devam etti. Hattâ, gelen misafirlerimizi dahi, Enver abimden izin alarak oraya götürürdük. Merhametlerinden kabul ederlerdi hep. O günlerde Enver abimden her konuda çok istifade ettik, çok iltifatlarına kavuştuk. Bizi kendilerine o günlerde ahiret kardeşi yaptılar. Huzurpınarının temelleri o günlerde atıldı, neleri nasıl yapmamızı, neler yazmamızı tek tek anlatırlardı, bazan telefonla, şu kelimeyi değiştirdim buyurarak detaylarına kadar ilgilenirlerdi. Huzurpınarının her zaman arkasında oldular, her defasında ne kadar büyüdüğünü, kaç abone olduğunu sorarlardı. Yine bir gün, Enver abim, Osman abim ve ben üçümüz otururken, gazeteden gelen abi, defterinden liste halinde o günkü notları anlatıyordu, kimlerin geldiğini, neler konuşulduğunu anlatıyordu. Notların arasında bir tane de Huzurpınarından şikayet vardı. Aniden şaşırdım, Enver abim ne diyecek diye baktım. Çünki bizim için mühim olan Enver abimin ne diyeceğidir. Herkes memnun olsa, Enver abim memnun olmasa, o hizmet devam etmez. Herkes şikâyetçi olsa, Enver abim memnun olsa, devam edilir. Biz sadece 1 (bir) kişinin memnuniyetine bakarız. Çünki Rabbimizin rızasının bu yönde olduğuna inanırız. Onun için nefesim kesilmiş vaziyette Enver abimin yüzüne baktım, hiç üstünde durmadılar, “geç, Huzurpınarından biz razıyız, Ali’nin hizmetlerinden memnunum, Ali benim iznim olmadan iş yapmaz” buyurdular.
(not: üstteki resim, o târihî sohbetlerin yapıldığı salondan bir görüntüdür.)
…….. devamı haftaya inşallah.
Hava gibi, ekmek, su gibi her zaman ihtiyaç duyulan bir insandı.
Onun gibi biri gelmesi, yerinin doldurulması mümkün değildir.
Hayat onunla güzeldi.
Fî emanillah.