Allahü teâlâ lutf ederek, kerem ederek, acıyarak, kullarına çok şeyleri mubâh etmiş, izn vermişdir. Rûhu hasta, kalbi bozuk olduğu için, mubâhlarla doymayıp, bitmez tükenmez mubâhları bırakarak, ahkâm-ı islâmiyyenin hudûdundan dışarı taşanlar, şübheli ve harâmlara uzananlar, ne kadar bedbaht ve zevallıdır. Ahkâm-ı islâmiyyenin hudûdunu gözetmek, buradan dışarı taşmamak lâzımdır. Âdet üzere, alışkanlık ile nemâz kılan ve oruc tutan çokdur. Fekat, ahkâm-ı islâmiyyenin hudûdunu gözeten, harâm ve şübhelilere düşmemeğe dikkat eden pek azdır. Doğru ve hâlis ibâdet edenleri, âdet üzere, bozuk ibâdet edenlerden ayıran fark, Allahü teâlânın emrlerini gözetmekdir. Çünki, nemâz ve orucun hâlisi de, bozuğu da görünüşde berâberdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Dîninizin direği, temeli vera’dır). Bir hadîs-i şerîfde, (Hiçbir şey vera’ gibi olamaz) buyurdu.
Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye