HEVÂY-I NEFS – 2
Hadîs-i şerîfde, (Ümmetimin iki kötü huya yakalanmalarından çok korkuyorum. Bunlar, nefse uymak ve ölümü unutup, dünyâ arkasında koşmakdır) buyuruldu. Nefse uymak, islâmiyyete uymağa mâni’ olur. Ölümü unutmak, nefse uymağa sebeb olur.
Hadîs-i şerîfde, (Aklın alâmeti, nefse gâlib ve hâkim olmak ve öldükden sonra lâzım olanları hâzırlamakdır. Ahmaklık alâmeti, nefse uyup, Allahdan afv, merhamet beklemekdir) buyuruldu. Nefse uyup da, tevbe ve istiğfâr etmeden, afv ve Cennet beklemek ahmaklık olmakdadır. Sebebine yapışmadan birşey beklemeğe (Temennî) denir. Sebebine yapışdıkdan sonra, beklemeğe (Recâ) denir. Temennî, insanı tembelliğe götürür. Recâ ise, çalışmağa sebeb olur. Nefsin sevdiği, istediği şeylere(Hevâ) denir. Nefs, yaratılışında kötülükleri, zararlı şeyleri sevici ve isteyicidir. (Nefsinden sakın dâim. Ona güvenme aslâ. Yetmiş şeytândan dahâ, fazla düşmandır sana) beyti, tâm yerinde söylenmişdir. Nefsin, insanı harâmlara ve mekrûhlara sürüklemesinin zararları meydândadır. İstekleri hep hayvânî arzûlardır. Hayvânî arzûlar ise, hep dünyâdaki ihtiyâçlardır. İnsan bu arzûları peşinde olduğu kadar, âhıret ihtiyâçlarını hâzırlamakda geri kalır. Çok mühim olan bir şey de, nefs mubâhlarla doymaz. Mubâhları kullanmağı artdırdıkça, isteklerini artdırır. Yine de, doymaz. İnsanı harâmlara sürükler. Bundan başka, mubâhları aşırı kullanmak, elemlere, dertlere, hastalıklara sebeb olur. Böyle insan, hep mi’desini, zevkini düşünür. Hasîs ve rezîl olur.
-devamı var-