EFENDİMİZ SÜSLENMEYE BAŞLAMIŞ
Seyyid Fehim “kuddise sirruh” hazretlerinin ilim tahsîline ara verdiği günlerdeydi. Bir bayram günü Şırnak’ta îmâl edilen meşhûr tiftik yününden yapılmış bir elbise giymişti. Kendi güzelliğiyle, elbisenin hoşluğu birbirine eklenmiş, fevkalâde bir güzellikle dikkatleri üzerine çekiyordu. Arvas’a yakın bir köyde oturan, akıllı ve olgun, Arvâsîlere çok bağlı Şeyhu diye anılan bir zât, Arvas Câmiinin karşısındaki damda duruyordu. Onu görünce; “Bir zamanlar Arvas’tan meşhur âlimler çıkardı. Şimdi ise güzel ve yakışıklı gençler çıkıyor. Ah, “çok yazık” diye inledi. Bu sözü işiten Seyyid Fehim; “Bu sözü niçin söyledin?” diye sorunca; “Hiç, içimden öyle geldi.” dedi. Seyyid Fehim; “Bu sözü söylemenizin bir sebebi vardır muhakkak, söyleyiniz.” dedi. Şeyhu; “Medrese âlimsiz, müderrissiz kaldı. Biz inşâallah filan efendimiz yetişir diyorduk. Şimdi bakıyorum da, o efendimiz giyinmeye, süslenmeye başlamış.” cevâbını verdi. Bu sözlerin kendisine söylendiğini anlayan Seyyid Fehim hemen eve gidip güzel elbiselerini çıkardı. Kitaplarını çantasına yerleştirip gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra yeniden ilim tahsîline çıktı.
GECE EVDEN NİÇİN AYRILDILAR?
Seyyid Fehim “kuddise sirruh” hazretleri her sene Van’a gelişinde bir müddet kalırdı. Âşıkları toplanır, feyz alırlardı. Genellikle kendisini çok seven mahkeme başkâtibi Ahmed Beyin evinde misâfir olurdu. Bir sene Ahmed Bey hacca gitmişti. Van’a bir gelişinde yine onun evinde kaldı. Bir gece yarısı yakınlarından birini çağırdı ve; “Arkadaşlarını uyandır! Şimdi buradan çıkıp, falan eve gideceğiz.” buyurdu. O kimse; “Efendim gece yarısı gitmek ayıp olur. Yarın gitsek olmaz mı?” dedi. “Hayır şimdi gideceğiz. Hem Ahmed Beyin oğullarına da haber ver.” buyurdu. Durumu öğrenen Ahmed Beyin oğulları gelip yalvardılar. “Efendim bir kusur yaptıksa af buyurun. Bizden ayrılmayın. Babamız işitirse üzülür. Biz ona ne cevap vereceğiz, lutfediniz, ihsân ediniz! Kabahatimizi bağışlayınız.” dediler. Çok göz yaşı döktüler. Seyyid Fehim hazretleri; “Hayır sizden çok râzıyım, bize her hizmeti fazlası ile yapıyorsunuz. Sizlere duâ etmekteyim. Fakat şimdi gitmemiz lâzım.” buyurdu. Ahmed Beyin oğulları; “Emir buyurduğunuz gibi olsun.” dediler. Gece yarısı sevdiklerinden bir başkasının evine gittiler.
Ertesi gün oğlu Muhammed Emin Efendi, Ahmed Beyin oğullarının pekçok üzüldüklerini söyledi ve; “Babacığım o evde sabaha kadar kalsaydık ne olurdu?” diye sorunca, Seyyid Fehim hazretleri; “Oğlum! Şimdi kimseye söyleme. Bu gece Ahmed Bey Mekke-i mükerremede vefât etti. Ev yetim evi oldu. Mal mîrâsçılara kaldı. Evvelce her şeyi kullanıyor, yiyip içiyorduk. Çünkü Ahmed Beyin seve seve helâl edeceğini biliyordum. Şimdi ise tanışmadığımız mîrâsçılarının hakkı olduğundan bir şeyi kullanmak câiz olmaz. Kul hakkından kaçınmak için acele ayrıldım.” buyurdu. Bir ay sonra hacılar döndü. Herkes geldi. Ahmed Bey gelmedi. “Bir gece yarısı Mekke’de vefât etti.” dediler. Hesâb ettiler, Seyyid Fehim hazretlerinin evden ayrıldığı geceye rastlıyordu. Onun kerâmeti olduğunu anladılar.
Evliyalar Ansiklopedisi