Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin “rahmetullahi aleyh”, sohbetlerinden bölümler – 149
Evliyâlardan biri şeytanı rahat rahat, başı boş bulmuş, istirahatta. Yahu, sen ne oturuyorsun, senin vazifen insanları aldatmak değil mi? Niye boş oturuyorsun, demiş. Şeytan da demiş ki, bana iş kalmadı, bana vazife kalmadı. Ulemâ-i sû; ilim, amel, ihlâs üçünden biri noksan olana ulemâ-i sû denir. İşte bu ulemâ-i sû, benim vazifemi yapıyorlar. İnsanları iğfal ediyorlar, aldatıyorlar, demiş. Bu şeytanın askeri; bu, din hırsızı. Allah adamı; Ehl-i sünnet kitaplarına sarılan, onları öğrenen ve öğreten, yayandır. Yalnız öğrenmekle kalmıyor. Peygamber efendimiz “aleyhisselam” ne buyuruyor; Hayrün nâs men teallemel Kur’ân ve allemehû. Hem öğrenecek hem de öğrendiklerini öğretecek. Allemel Kur’ân demiyor, allemehû diyor. Hû demek, öğrendikleri demek. Ehl-i sünnet âlimlerinden öğrendiklerini bildirecek. Allahın sevgili kulu budur.