Hâlid Turhan Bey anlatır: Bir gün ziyâretlerine gitmiştim. Kütüphânelerinden bir kitap çekip, bir yerini açıp bana verdiler ve; “Buyurun, okuyun!” buyurdular. Arapça idi. Okumaya çalıştım. Yanlış okuyunca düzeltirlerdi. Bir daha…
35: Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “rahmetullahi aleyh”
Bitlis yolunda bir genç, kışın tipiye tutulup, yolunu kaybeder. Helâk olacak halde iken; “Yâ Rabbî! Zamânımızın kutbunu imdâdıma yetiştir!” diye yalvarır. Hemen siyah sakallı birisi zuhûr eder, atın dizginlerini tutup,…
Talebelerinden Tâhir Efendi anlatır: Abdülhakîm Efendi “kuddise sirruh” hazretleri buyurdular ki: “Evliyânın huzûruna dolu giden boş, boş giden dolu döner.” Bir gün bana; “Tâhir Efendi, evinde kitap kalmasın, kitapları…
Necib Fâzıl Kısakürek anlatır: Sene 1941… Almanlar sınırımızda. Ben, bir gazetede çıkan yazılarımda da üstüne bastığım gibi, İkinci Dünyâ Harbine girmemizin bir an meselesi olduğuna kâniim. Bu meseleyi huzûrlarında savunuyorum.…
Talebelerinden İlyas Efendi anlatır: Bir gün yaşlı bir kadın marangoz dükkanıma gelip; “Bir odalı evim var. İkinci bir oda yaptırıyorum. Kiraya verip onunla geçineceğim. Bedelini kira parasından vermek üzere, bana…
Talebelerinden bâzıları o ilim deryâsı büyük velîden şu menkıbeleri nakletmişlerdir. Talebelerinden Hâfız Hüseyin Efendi anlatır: Tahsîlimi İstanbul’da yaptım. Arabî ve Fârisî’yi iyi bilirdim. Her toplulukta söz sâhibiydim. Bir gün…
Abdülhakîm Efendinin “kuddise sirruh” yemesi, içmesi, yatması, kalkması, konuşması, susması, gülmesi, ağlaması hep İslâmiyete ve Resûlullah efendimizin “aleyhissalâtü vesselâm” hâline uygundu. Onun yemesini gören sanki âdet yerini bulsun diye yiyor…
Sultan Vahideddîn Han kendilerini çok sever, takdîr ederdi ve duâlarını isterdi. Nitekim Abdülhakîm Efendi “kuddise sirruh” hazretleri şöyle anlattı: Memleketin işgâl altında bulunduğu ve kurtuluş savaşının başladığı günlerdi. Beşiktaş’ta Sinanpaşa…
Şeyh Abdülhakîm Efendi “kuddise sirruh” 1907’deki haccı sırasında büyük evliyâ Şeyh Ziyâ Mâsum’un “rahmetullahi aleyh” yüksek iltifatlarına mazhar oldular. Birlikte vedâ tavâfını yaparlarken Şeyh Ziyâ Masum hazretleri kendisine: “Mürşidin Seyyid…
Bundan sonra memleketi Arvas’a dönen Abdülhakîm Arvâsî “kuddise sirruh” hazretlerinin burada büyük ilmî faâliyetleri oldu. Bunu kendileri şöyle anlatmaktadır: Memleketimizde, mevcut medreselerden ayrı olarak, bana miras kalan mallardan bir…