Enver abiler buyurdular ki;
İlim çok kıymetlidir, -kitapta yazdığı gibi- ama mal ile desteklenirse. Eğer desteklenmezse, bu ilim rafta kalsa hiçbir faydası yok. Mübarek Hocamız buyurdular ki, Allah rahmet eylesin; Bir âlim bir kitap yazsa, bir defter doldursa, yazılar yazsa, bu bastırılmadıkça, millet bundan istifade etmedikçe, bu mürekkep şehitlerin kanı ile tartılmaz, buyurdular. Ne zaman tartılır? Millet istifade ettiği zaman. Cömertler için ise buyuruluyor ki, Es-sahiü habibullah velev kane fasıkan elbahilü adüvvullah velev kane arifen. Yani, kelam Hazret-i Ali’ye “radıyallahü anh” ait diyelim ama mânâ olarak buna dahil hadis-i şerifler var. Yani manası şu; hasis, zekatını vermeyen, kurbanını kesmeyen, hayır hasenat yapmayan, Aduvullah, Allah’ı düşmanıdır, isterse evliya olsun. Cömert adam Allah’ın dostudur; arada bir günah da işlese, Allah affeder. Çünki insan cömert ise bütün kötü huylar örtülür. Ya bırak şimdi, adam cömert, dokunma derler. Adam çok büyük şeyler yapsa da, dokunma boşver, hasis adam, elinden bir şey çıkmaz derler. Yani cömertlik kötü huyları örter, hasislik de iyi huyları örter. Hafız Şirazi, Timur Hana demiş ki; Efendim, çok ağır vergiler koydunuz, bunları biraz hafifletseniz. Timur han; Hafız, otur şuraya bakayım, demiş. Başlamış onun dîvânını okumaya. Ne padişahmış, dîvânı ezberden okuyor. Tabii o dîvânda iki satır geçiyor, diyor ki Hafız-ı Şirazi; Ben, sevgilimin yanağındaki o ben için Semerkand ve Buhara’yı veririm, diyor. Timur han; Allah’tan kork, sen bir sevgili için, hem de yanağındaki o ben için koca Semerkandı verdin, Buharayı verdin, bize gelince vergi vermiyorsun. Var mı öyle hikaye, diyor…