Büyükler buyurdular ki;
Karınca İbrahim aleyhisselamın ateşinin sönmesi için su taşıyormuş. Senin taşıdığın bu suyla hiç ateş söner mi, demişler. Karınca da demiş ki; Ben de ateşin sönmeyeceğini biliyorum. Ama ben tarafımı belli ediyorum. Yûsuf aleyhisselam köleymiş ve pazarda satılıyormuş. Ama çok da güzelmiş. İnsanlar cüzdanlarını doldurmuş onu satın almaya gidiyorlarmış. İhtiyar mı ihtiyar bir kadın da üç tane eski bir ipi boynuna asmış, onunla satın alacakmış. Sen dur bakalım. Bütün zenginler, padişahlar bu köleyi satın almaya geliyor, sen de bu üç tane iple mi satın alacaksın, demişler. O da demiş ki; İsmim yazılsın yeter. Süleyman aleyhisselam da hem Peygamber hem de padişahmış. Her yerden hediyeler geliyormuş. Bir karınca da bir çekirge bacağını kapmış, Süleyman aleyhisselamın sarayına gitmiş. Karıncaya, nereye gidiyorsun, demişler. Hediyemi götürüyorum, demiş. Sen dalga mı geçiyorsun? Herkes büyük hediyelerle gelirken, sen bu çekirge bacağını mı götüreceksin, demişler. Karınca, oraya gidince bacağa bakmayacaklar, kim hediye getirmiş diye bakacaklar demiş. Hediye getirenlerin listesine girmek için gidiyorum, demiş.