Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim.
ali zeki osmanağaoğlu
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer….
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder.
O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir…
………. …
Geçen haftanın devamı:
Mübarek hocamız “Buralarda muayenehane açar” buyurdukları için, İstanbul’a her geldiğimde Fındıkzade’de muayenehane yeri aradım. Askerliğim bitene kadar bulamayınca, Karagümrük’te geçici olarak bir muayenehane açıp, yarım gün çalışıp, yarım gün yine yer aramağa devam ettim. (Geçici olarak açtığımız yerin de açılışında Enver abim teşrif ederek dua etmişlerdi). Bir sene geçti aradan, henüz Fındıkzade’de yer bulamamıştım. Fındıkzade’de yer bulmaktan ümid kesilmelimiydi! Geçici diye açtığımız muayenehanenin muhitine de alışmıştım. Bir akşam üzeri, gazeteye Enver abime, ne yapmalıyım diye sormak için gittim. Enver abim kapıdan çıkıyordu, çantasını ben aldım, arabaya gelene kadar sualimi sordum. Arabada beni de yanına aldılar, kucağımda Enver abimin çantası vardı. Fatih’e gitmek için yola çıktık. Yol boyunca diğer abilerle, mühim günlük işleri konuştular. Fatih’de bir muayenehanenin önünden geçerken, “Buradaki abi, rahatsızlığından dolayı, mesleğini bırakacak, çık onunla anlaş, burası da hocamızın Fındıkzade’deki, (buralarda) sözüne dahildir” buyurdular. Oradaki abiden muayenehaneyi devr aldım. Daha evvel Karagümrük’te geçici olarak açtığım yerde de sevilmiş ve tanınmıştım. Muhit sakinleri bırakmak istemiyordu. Çok işlek bir yerde muayenehane için bir yer gösteriyorlar, buraya taşın diyorlardı. Enver abime tekrar gittim, yarımşar gün olarak iki ayrı muayenehane olsa diye sordum. “İki ayrı yer olursa dünya olur, dine hizmete mani olur. Bizim esas işimiz dünya değil, ahiretdir, dinimize hizmetdir. Tek yer olsun” buyurdular. Bunun üzerine, daha evvel, (askerlik bittiğinde geçici olarak açtığım muayenehaneyi de), aynı yere taşıdım. Kısa bir zaman sonra Enver abim kendi dişlerinin tedavisi için geldiler. O günlerde Enver abimin sıhhatine hizmet etmekle de şereflenmiş oldum. Tedavileri bitene kadar o günlerde birkaç defa teşrif ettiler. “Buraya gelen, maddî-manevî tedavi olur” buyurdular. Bir gün de; “Gelen hastalarından bazıları ile akşamları burada sohbet edin, ahiretleri için faydalı olmağa çalış” buyurdular. Bu emirleri üzerine o günlerde bazı akşamları toplanıp büyüklerden işittiklerimizi anlatmağa başlamıştık. Sık sık telefon ederek, akşamları kimler geliyor, neler anlatıyorsun diye soruyorlardı. Dinimize hizmet etmek için teşvik ediyorlar ve nasıl hizmet edileceğini de öğretiyorlardı.
Enver abim bizim başımızda hem abimiz, hem babamız, hem hocamız hem rehberimiz, yol göstericimiz, herşeyimizdi.
Hayat onunla güzeldi.
Haftaya devamı var inşallah.
Fî emanillah.
Geçen haftanın devamı:
Mübarek hocamız “Buralarda muayenehane açar” buyurdukları için, İstanbul’a her geldiğimde Fındıkzade’de muayenehane yeri aradım. Askerliğim bitene kadar bulamayınca, Karagümrük’te geçici olarak bir muayenehane açıp, yarım gün çalışıp, yarım gün yine yer aramağa devam ettim. (Geçici olarak açtığımız yerin de açılışında Enver abim teşrif ederek dua etmişlerdi). Bir sene geçti aradan, henüz Fındıkzade’de yer bulamamıştım. Fındıkzade’de yer bulmaktan ümid kesilmelimiydi! Geçici diye açtığımız muayenehanenin muhitine de alışmıştım. Bir akşam üzeri, gazeteye Enver abime, ne yapmalıyım diye sormak için gittim. Enver abim kapıdan çıkıyordu, çantasını ben aldım, arabaya gelene kadar sualimi sordum. Arabada beni de yanına aldılar, kucağımda Enver abimin çantası vardı. Fatih’e gitmek için yola çıktık. Yol boyunca diğer abilerle, mühim günlük işleri konuştular. Fatih’de bir muayenehanenin önünden geçerken, “Buradaki abi, rahatsızlığından dolayı, mesleğini bırakacak, çık onunla anlaş, burası da hocamızın Fındıkzade’deki, (buralarda) sözüne dahildir” buyurdular. Oradaki abiden muayenehaneyi devr aldım. Daha evvel Karagümrük’te geçici olarak açtığım yerde de sevilmiş ve tanınmıştım. Muhit sakinleri bırakmak istemiyordu. Çok işlek bir yerde muayenehane için bir yer gösteriyorlar, buraya taşın diyorlardı. Enver abime tekrar gittim, yarımşar gün olarak iki ayrı muayenehane olsa diye sordum. “İki ayrı yer olursa dünya olur, dine hizmete mani olur. Bizim esas işimiz dünya değil, ahiretdir, dinimize hizmetdir. Tek yer olsun” buyurdular. Bunun üzerine, daha evvel, (askerlik bittiğinde geçici olarak açtığım muayenehaneyi de), aynı yere taşıdım. Kısa bir zaman sonra Enver abim kendi dişlerinin tedavisi için geldiler. O günlerde Enver abimin sıhhatine hizmet etmekle de şereflenmiş oldum. Tedavileri bitene kadar o günlerde birkaç defa teşrif ettiler. “Buraya gelen, maddî-manevî tedavi olur” buyurdular. Bir gün de; “Gelen hastalarından bazıları ile akşamları burada sohbet edin, ahiretleri için faydalı olmağa çalış” buyurdular. Bu emirleri üzerine o günlerde bazı akşamları toplanıp büyüklerden işittiklerimizi anlatmağa başlamıştık. Sık sık telefon ederek, akşamları kimler geliyor, neler anlatıyorsun diye soruyorlardı. Dinimize hizmet etmek için teşvik ediyorlar ve nasıl hizmet edileceğini de öğretiyorlardı.
Enver abim bizim başımızda hem abimiz, hem babamız, hem hocamız hem rehberimiz, yol göstericimiz, herşeyimizdi.
Hayat onunla güzeldi.
Haftaya devamı var inşallah.
Fî emanillah.