Enver abim buyurdular ki;
Efendi Hazretleri birgün Hocamıza buyurmuşlar ki; Eğer bir cemaat, bir topluluk iki şarta riayet etmişse zafer muhakkaktır. Yani muvaffakiyet için, zafer elde etmek için iki şart lazımdır. Bunlardan birisi; emre itaat, ikincisi de nemazı ikame etmekdir. Yani nemazın hakkını vererek nemaz kılmaktır. Eğer emre itaat olursa, cemaat nemazını kılarsa, nusret-i ilahi gelir, Allah yardım eder. Melek gönderir. Karşı tarafı hezimete uğratır. Yeter ki emre itaat olsun, bir de nemaz ikame olsun. İşte arkadaşlarımız da eğer, emîrlerine itaat ederlerse nemazlarını da ikame ederlerse muvaffakiyet, zafer elbette var. Eğer bir kusur olursa hizmetlerde, mutlaka bu kabahati kendimizde aramalıyız. Ya bir âmire itaatsizlik var, ya da nemazda bir noksanlık var. Çünki bu, şaşmaz bir paroladır. Şaşmaz bir düsturdur. Emîre itaati vacip kabul etmek lazım. Bu emîrlik fazilet meselesi değildir. Allahü teâlâ bilir, arkadaşlarımız arasında en makbul kimdir?
Cenâb-ı Hak buyuruyor ki Kur’an-ı kerimde; aranızda en makbul olanınız Allah’tan en çok korkanınızdır. Şimdi aramızda Allahü tealadan en çok kim korkuyor, onu Allah bilir. Bir haram teklif edildiği zaman kalbi titreyen ve vazgeçeni Allah bilir. Mü’min kardeşi için, gece yattığında neler düşünen, sevgi ve muhabbet olarak, bunu Allah bilir. O halde hiç kimse kendini din kardeşinden üstün göremez. Ve der ki, hatta benim kurtuluşum, seâdetim bu kardeşimin duâsına bağlıdır. Belki de Allah’ın sevgili kulu odur. Onun ben bir duâsını alırsam belki kurtulacağım, diyerek din kardeşine dört elle sarılır, onu duâsını ister. Bu minval üzere olursa, nemaz da kılınırsa, (işte), bugün elde ettiğimiz neticeyi daha çok seneler elde ederiz.