Enver Abim buyurdular ki;
Mübarekler buyurdular ki; Eğer görüştüğünüz zât hakikaten mürşid-i kâmil ise, eğer sen de gerçekten talebeysen… Bazıları var öyle. Talebe demek, artık ben yokum, ben tam teslimim, iradem yok, aklım yok, param yok, mevkiim yok, hiçbir şeyim yok, demektir. Böyle olursa, veren olgun, alan uygun oluyor ve alışveriş oluyor. Efendim böyle olunca, talebe kendini zorlasa bile, o talebenin kalbinde dünyalığa karşı, yani bu haramlara karşı, lüzumsuz şeylere karşı, yani cenab-ı Hakkın rızasının ve büyüklerin sevgisi dışında olan her şeyin muhabbetine karşı, soğukluk olur. Bu, ancak büyüklerin sevgisiyle olur. Başka imkan yok, buyurdular. Çünki ilacı o! İlacı, büyüklerin sevgisidir. Bir kabloyla, onların kalbine kendi hocasından gelir. Kendi hocasına da kabloyla, onun hocasından gelir. Böylece cenab-ı Peygambere gider. Ona da, Allahü tealadan gelir. Dolayısıyla, o kablo, o network bir bağlandı mı, sen yerken, uyurken, gezerken, her ne yaparsan yap, devamlı surette, istesen de istemesen de, senin kalbine aşk-ı ilahi gelir. O sevgiyle insan, uçarak cennete gider. Ne ölüm acısı çeker, ne de kabir azabı. İşte gönlü tedavi etmek için, bir doktora, bir mürşide danışmak lazımdır. Onların isimleri, cisimleri yeter.
ali zeki osmanağaoğlu