Enver abim buyurdular ki;
Bir gün bir kabile reisi Peygamberimizi “aleyhissalatü vesselam” ziyarete geliyor. Ayrılırken de; Efendim, bana bir nasihat verin, diyor. Buyuruyorlar ki: “Sakın kızmayın”. Kabile reisi bu kısa nasihate şaşırıyor. Köyünün yolunu tutuyor. Köye gelince ne görsün. Köydekiler silahlanıyorlar. Hayrola ne oldu, diye sorduğunda diyorlar ki, işte şu kabilenin hayvanlarını bizim gençler çalmışlar. Onlar silahlanıp buraya gelecekler, bu sebeple biz de müdafaa için silahlanıyoruz. Demek ki bize hücuma karar vermişler deyip kabile reisi de silahlanıyor. Tam o anda aklına Peygamberimiz’in “aleyhissalatü vesselam” nasihati geliyor. “Sakın kızmayın”. Hemen tövbe edip, silahı pusatı çıkarıp; ben karşı köye gidip görüşme yapacağım, diyor. Engel olmak isteseler de kararı karar. Karşı köye yaklaşınca oradakiler de merak ediyorlar ve silahı olmadığına kanaat getirdikleri için reislerinin yanına getiriyorlar. İki reis aralarında konuşuyorlar. Bizim gençler sizin hayvanlara zarar vermişler. Biz haksızız. Bütün zararı ben şahsi malımdan tazmin edeceğim. Bu yüzden kan akmamalı, diyor. Diğer reis bu âlicenaplık karşısında o kadar memnun oluyor ki, o zaman ben de bütün zararı bağışladım diyor. Kan akmadan sulh oluyor…
ali zeki osmanağaoğlu