Enver abim buyurdular ki;
Muhammed Masum hazretlerinin “kuddise sirruh” Mektûbat kitabı var. Hocamız, oradaki mektublardan otuzüç adedini tercüme ederek Hak Sözün Vesikaları kitabının sonuna eklemişlerdi. Bunlar, Sapanca hatıraları olarak kaldı. Orada bu mektubları defalarca, tek tek okutturmuşlardı. Bu mektublardan biri de, birinci cild. 78. mektubdur. Lütfen oradan da bakın. Bu mektubda Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki; Sevginin üç alameti vardır. Sende üçü de varsa mübarek olsun. Efendim bende bazısı yok diyorsan olmaz. Bunlardan biri olmazsa olmaz. Birincisi; Hubb-u fillah buğd-u fillah, yani, Allahü tealayı sevmek, peygamberini sevmek, dünya menfaati olmaksızın sevmek, Allahü tealayı seveni sevmek, ona düşman olanı sevmemek. İkincisi; elinde olmaksızın sevdiğine itaat etmektir ki, buna şükr denir. Üçüncüsü; onu dili ile, bedeni ile sevmek ki, buna da hamd denir. Bu üç alamet varsa, inşallah bunlar, onlarla beraber olmamızı sağlar.
Şah-ı Nakşibend “kuddise sirruh” hazretleri buyuruyor ki; diğer yolların mürşidleri talebelerini, doğru otobana çıkarır ve tarif ederler. Dümdüz gidersen Cenneti bulursun derler. Halbuki, bu yolun büyükleri talebelerini elinden tutar, Cennete kadar götürürler. Diğer yollarda en son verilenler, bu yolda başlangıçta verilir. İhlas, bu yolda, başlangıçta verilir.
Şah-ı Nakşibend “kuddise sirruh” hazretleri buyuruyor ki; diğer yolların mürşidleri talebelerini, doğru otobana çıkarır ve tarif ederler. Dümdüz gidersen Cenneti bulursun derler. Halbuki, bu yolun büyükleri talebelerini elinden tutar, Cennete kadar götürürler. Diğer yollarda en son verilenler, bu yolda başlangıçta verilir. İhlas, bu yolda, başlangıçta verilir.
ali zeki osmanağaoğlu