Enver abim bir Ramazan-ı şerif günü buyurdular ki;
Kabir, mü’minlere Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Kabirden maymun ve hınzır şeklinde kalkacak olanlar; harâmlara ehemmiyyet vermeyip, nehye kâdir iken nehy etmeyenlerdir. Bu, hadîs-i şerîfdir. Harâm işleyenleri görüyor, kâdir iken nehy etmiyor. Fekat kâdir değilse, o zemân ma’zûrdur. Ya’nî, kâdir olduğu hâlde kimseye bir şey demiyor, o günâh işleyenlere de kızmıyor, tatlılıkla onları men etmeye kâdir iken nehy etmiyorsa ona kabir azâbı yapılır. Kabirde rûhun bedene te’alluk ve ittisâli vardır ve beden his eder. Lâkin bu ittisâli, hareket etdirecek kadar kuvvetli değildir. Demek ki kabirde, dünyâdaki gibi rûh bedenle temâmen birleşmiş değildir. Yarım kuvvetle birleşmişdir, ancak beden his eder. Onun için ölünün kemiklerini kırmak harâmdır. Hadîs-i şerîfde buyuruluyor ki; Ölünün kemiğini kırmak, diri iken kırmak gibi ona elem verir. Elem verir ve harâmdır. Kabir azâbından ve sevâbından halâs, kurtulmak ihtimâli yokdur. Ya azâb var, ya sevâb var. Ne güzel, sevâb var, mü’minlere müjde ya’nî. Çok hoş.
ali zeki osmanağaoğlu