Enver abim buyurdular ki;
Mehmed Ma’sum hazretleri ‘kuddise sirruh’ buyuruyorlar ki; Allahü teala buyuruyor ki; “Tevbe ve istiğfar ederseniz, imdadınıza yetişirim”. Başımdan geçen bir olay var. Kazablanka’dan tayyareye bindim. Londraya giderken, yolda Dinde Reformcular kitabını okuyordum. Tam Londra’ya geldim, bitti. En sonunda; tevbe ve istiğfar ederseniz, imdadınıza yetişirim, yazıyordu. Kitap bitti, çantaya koydum. Havaalanında herkesin bavulu geldi, benimki yok. Kırmızı bavuldu. Ya Rabbi, nereye gideyim, dedim. Üzgün bir vaziyette, aklıma bu geldi. Biraz önce okudum, cenab-ı Hak tevbe ve istiğfar ederseniz, imdadınıza yetişirim, buyuruyor. Hemen bir yere oturdum, tesbihimi aldım, ihlasla, içimden, ciğerimden, kalbimden, istiğfar etmeye başladım. Siyah bir tesbih vardı, seksen veya seksenbeşe kadar geldim. Daha yüz olmadı, gırgır gırgır bir ses geldi. Kimse yok, hayırdır inşallah dedim. Tesbih elimde, dondum bekliyorum. Bavul geldi. Orada iki gün kaldım. Son gün hesap kitap gördük, tayyareye yetişeceğiz, bir baktım, para üstü, bana fazla iade geldi. Yani, listeye göre, biraz daha fazla alınması lazımdı. İsterseniz geriye dönelim. Kul hakkıyla ölmektense, tayyare kaçarsa kaçsın. Çünki, hıristiyanın hakkı daha zor, dedim. Kasiyere gittim, bilgisayara bir daha girdi, ben mahv oldum, dedi. Neden, dedim. Daha düşük olan, başkasının hesabı size gelmiş, dedi. Ne kadar borcum, dedim, hemen çıkardım, verdim. Bir dakika. Siz hangi millettensiniz, dedi. Türk ve müslüman, dedim. Memleket neresi, dedi. Türkiye, dedim. Neresinden, dedi. İstanbul, dedim. İstanbul’u biliyorum, dedi. Şaşırdı kaldı. Hayatımda ilk defa böyle dürüst insanlarla karşılaşıyorum, dedi. Dinimiz insanın ne olduğunu, iki şekilde bildirir. Birisi, lisan-ı kâl, birisi, lisan-ı hâl. Birisi, lak lak konuşur. Seni sever, senin için canını feda eder; ama bunların hiç birisinin hükmü, yüzde yüz geçerli değildir. İcraatına bakmak lazımdır. Eğer icraatı dinimizin emr ettiği şekildeyse, konuşmasa da, iyi bir noktaya gelir. Ama icraatıyla kelamı farklıysa, iyi değildir. Lisan-ı hâl, lisan-ı kâlden entaktır.
ali zeki osmanağaoğlu