Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
– geçen haftanın devamı –
Sonra Fındıkzade’de Orhan amcanın evinin önünde durduk. Meğer Orhan amca hacca gidip gelmiş, ona ziyarete gidiyormuşuz. Talebeliğimde, birkaç sene evvel okul haricinde kitabevinde yardım ederdim. Orhan amcanın evine birkaç defa ilmihal götürmüştüm. Merdivenden çıktığımızda, Orhan amca Hocamızı kapıda karşıladı. Kapıda Hocamız Orhan amcaya, Ali beyi tanıyor musunuz buyurdular. Orhan amca yaşlı idi, belki unutmuştur, tanımıyorum der diye, efendim birkaç kere buraya ilmihal getirmiştim, dedim. Hocamız içeriye girip oturana kadar bizden bahsettiler. Ali bey diş tabibidir, Ankara’da subay, Keçiören’de evi var, evine yakın muayenehanesi de var, .. şeklinde uzun uzun anlattılar. (Ben askerliğimin bir an evvel bitmesini bekliyordum, subay denilince, acaba muvazzaf sınıfına geçmemi mi istiyorlar diye düşündüm. Her ay bana bir evrak geliyor ve başarılarınızı işitiyoruz sizin muvazzaf olmanızı, askeriyede kalmanızı istiyoruz diye yazıyorlardı. Ben de kabul etmiyordum.) Hocamızın sözü bitince Orhan amca bana sordu; askerlikten sonra ne yapacaksın dedi. Hocamız ve Enver abim orada varken, askerlikten sonra şunu yapacağım demek ayıp ve edepsizlik olurdu. Enver abim de dikkatle bana bakıyordu. Onun için Orhan amcanın sualini cevabsız bıraktım. Susdum. Birkaç dakika sessizlik olunca Hocamız sesli olarak güldüler ve benim cevab vermeyişimden memnun oldukları belli oluyordu. Benim yerime Hocamız cevab verdiler: “Buralarda muayenehane açacak buyurdular”. Ben de askerlikte kalmayacağımı anlamış oldum. Bir saat kadar orada oturduk, kalkmadan evvel Orhan amca bir paket getirip Hocamıza verirken; Bunu size Peygamber efendimiz gönderdi, dedi. Hocamız hemen ayağa kalktılar, salevat-ı şerife getirirken paketi öpüp başlarına koydular, sonra da ceketlerinin iç cebine koydular.
– devamı haftaya inşallah –
Fî emanillah