Enver abim buyurdular ki;
Mübârekler bir sohbetinde; Allahü teâlânın bir sıfatı da Hâdî sıfatı, hidâyete erdirici sıfatıdır, buyurmuşlardı. Bu sıfatla kim hidâyet bulursa, insanların hidâyeti için uğraşır. Çünki, artık o, büyük bir ni’mete kavuşmuş, diğer insanların da bundan istifâde etmesini ister. Dolayısıyla, Hâdî sıfatına kavuşan, hidâyete eren, mutlaka başkalarının da Ehl-i sünnet olması için uğraşır. Bu hizmeti yapmazsa ne olur? Ni’met elinden alınır. Çünki, orada, ahirette, din için, İslâmiyyet için ne yapdın diyecekler. Allahü teâlânın bir de Mudil sıfatı var, ya’nî dalâlete götürücü sıfatı vardır. Allahü teâlâ mülkün sâhibidir. Neden böyle yapar, süâl edemeyiz. Evveli, sonu, O bilir. Bu dalâlete gidenler ne yapar. Onlar da hidâyete erenlerin yapdıklarının tersini yapmaya çalışır. Hidâyet de dalâlet de Allahü teâlânın takdîridir. Hidâyete erecek olan kullarını bir mürşid-i kâmille karşılaşdırır. O, miknâtisın manyetik cevheri çekdiği gibi, kendisine tabi’î olacakların hepsini kendisine çeker. Kendisi çeker, kitâbları çeker, talebeleri çeker, ama eninde sonunda çeker. Sevindirici haber şudur ki, bu büyükleri seven şakî olmaz, ya’nî mürted olmaz. Ama ezelde şeklen inanır da bunun kıymetini bilmezse, Mudil sıfatı tecelli eder ve mürted olur. Allah korusun. Evliyalardan mürted olarak giden çok vardır. Neden? Çünki, bu verilen hidâyet sıfatının gereğini yerine getirmediği, ni’metin kıymetini bilmediği için. Elimize bu ni’met geçmişdir, ne olur bunun kıymetini bilip fırsatı iyi değerlendirelim. Bu beden, bu îmân, bu ahlâk, bu fırsat, çok kıymetlidir. Mübârekler; hem îmân hem de hizmet ihsan edildi, buyurdular. Bunlardan dahâ büyük ni’met düşünülemez. Elimizden gitmemesi için çalışalım…
ali zeki osmanağaoğlu