Enver abim buyurdular ki;
Bir mübarek zât buyurmuş ki; Ahirette kiminle beraber olmak istiyorsanız, dünyada onunla beraber olun. İnşaallah bu fotoğraflar melekler tarafından şu anda çekiliyor. Ahirette hep beraber oluruz. Allahü teala hepimize din ve dünya seadetleri versin. Büyüklerin âdeti, talebelerini evlatlarından çok sevmektir. Bir muharebe yapıldı, Hazret-i Ömer ‘radıyallahü anh’ bu muharebeye hem oğlu Abdullahı hem de Zeydin oğlu Üsameyi beraber gönderdi. Harp kazanıldı, ganimetler alındı. Hazret-i Ömer ‘radıyallahü anh’ ganimetleri dağıtırken, Üsame’ye dört altın, oğlu Abdullah’a üç altın verdi. Abdullah, baba, sen âdil bir emirsin, âdil bir halifesin. Neden bana az verdin demiyorum; ama neden ona dört tane, bana üç tane verdin? Sadece öğrenmek istedim, dedi. Hazret-i Ömer ‘radıyallahü anh’ buyurdu ki; Sen de biliyorsun, ben de biliyorum ki; Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ Zeydi benden çok seviyordu. Mübarek Hocamız buyurmuşlardı ki; Allahü teala Kur’an-ı kerimde Eshab-ı kiramdan sadece bir zâtın ismini, ismen zikr etmiştir. O da Zeyd’dir ‘radıyallahü anh’. Dolayısıyla, bize yakışan, sevdiğimizin sevdiğini, kendi evladımızdan daha çok sevmektir. Bunu anlatan zât diyor ki; İnsan üstadını hakikaten seviyorsa, onun evlatlarını, torunlarını, kendi evlatlarından üstün tutar. Çünki, sevgilinin sevgilileridir! Bu sevgi çok hassas bir noktadır. Mübarekler buyurdular ki; Asıl aşk, Allahü tealaya olan aşktır, müslümana olan aşktır. Böyle değilse, yalandır.
ali zeki osmanağaoğlu