Enver abim buyurdular ki;
Böbrek ameliyatında her tarafım kordon içindeyken gene namaz kıldık elhamdülillah. Ama ima ile kaldık, teyemmüm ile abdest aldık. Geçen dün doktor geldi, Enver bey hatırlıyor musun, odada şuradan şuraya kadar yürüyemiyordun dedi. İnsan vücudu hasta olunca, hem ibadetleri hem hizmetleri yapamıyor. Ben yapamadım, siz de yapamazsınız. Çünki hastalık.. İnsan vücudu hasta olunca ibadetleri tam yapamıyorsa, insanın kalbi hasta olunca da Allahü tealanın emir ve yasaklarını tam yapamaz. Yapsa da az yapar. Nasıl ki bedenimizi tedavi ettirmek için doktora gidiyorsak, ibadetlere engel olan kalp hastalığını da tedavi etmeliyiz. Kalp hastalığı demek, Allahü tealadan, dinden başka şeylere âşık olmak demektir. İnsan neye âşık olur? İki şeye. Servete ve şöhrete. İkisi de felakettir. Mübarekler buyurdular ki; Allah’tan başka şeylere âşık olmanın, yani kalp hastalığının tedavisi bir tanedir. Sabahlara kadar zikr etse, akşamlara kadar namaz kılsa, her gün oruç tutsa yine kurtulamaz. Çünki, ilacı o değil. Kalbin tedavisi ancak büyüklerin sevgisiyle mümkündür. Bir arkadaşımız; Enver abi, Mübarekler, hep büyükleri sevmekten bahsediyorlar. Bu sevgi nerede başlar, nerede biter. Miktarı ne kadardır diye sordu. Ben de Mübareklere arz ettim. Efendim, bir arkadaşımız sevginin tarifini soruyorlar dedim. Allah Allah, garip bir sual. Kardeşim, sevgi itaattir buyurdular. Ne kadar itaati çoksa sevgisi o kadar fazladır. Mesela, Ebu Bekir ‘radıyallahü anh”ın sevgisi en çoktur. Çünki, itaati en çoktur. Herkes cenab-ı Peygamberi ‘aleyhissalatü vesselam’ inkar ederken, o, tasdik etti. Herkes Mescid-i Aksa’ya ne kadar zamanda gidip gelinir diye sorarken, o; madem ki O söylüyor, doğru söylüyor demek suretiyle tam teslim oldu. Sevgisi de tamdır. Dolayısıyla, kalbin tedavisi ancak büyüklere iman etmekledir, itaat etmekledir.
ali zeki osmanağaoğlu