Enver abim buyurdular ki;
Burada her şey iyi, bu kapıdan çıkınca her şey değişiyor. Ben bunu Mübareklere de sordum. Efendim, sizin yanınızda her şey iyi, sizin yanınızdan çıkınca eski halimize dönüyoruz dedim. Kardeşim, bunu Eshab-ı kiram Cenab-ı Peygambere de sordu. Ya Resulallah, sizin yanınızdayken melekler gibi oluyoruz, dünyayı unutuyoruz; ama dışarı çıkınca bir müddet sonra yine eski halimize dönüyoruz. Sizin yanınızdaki bu hâl acaba devam edemez mi? Eğer devam etse siz meleklerle dahi konuşursunuz, buyurdular. Ama insan demek muhtaç demektir. Allahü tealanın yarattığı her şeye biraz daha gönlünü bağladıkça, Allahü tealanın rızasından biraz daha uzaklaşır. Dolayısıyla, Allahü tealanın rızası insanların muhtaç olduğu şeyleri bırakmasına bağlıdır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki; Bu kainatta yaratılan her şey insana faydalı olması için yaratılmış; ama insanoğlu ihtiyacı olduğu her şeye kalbini bağladığı müddetçe, bağladığı miktarca Allahü tealadan uzaklaşır. Böylece insan, mahlukatın en kötüsü olur. Ölçü, Allahü tealaya yakınlık ve uzaklıktadır. Bir hadis-i şerifte geçtiği gibi, kişi insanlardan ne kadar uzaklaşırsa o kadar Allahü tealaya yakınlaşır. İnsanlardan uzaklaşmak demek, onlarla görüşmemek demek değildir. Kalben uzaklaşmak demektir. İnsan demek, kalp demektir. Allahü teala insanlara çok kıymet veriyorsa, kalpteki imandan dolayı veriyor. Cisimlerinden, servetlerinden dolayı vermiyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki; Üç şey vardır, insanlar ona müpteladır; ama her üçü de insanların başına beladır. Biri mal, servet. Bugün bütün cinayetler, kan davaları hep mal bölüşmekten, arazi bölüşmekten, yani mal yüzünden çıkıyor. İkincisi, mevkii. Hayatta en arzu edilen doçent olmak, profesör olmak veya bilmem ne olmak. Halbuki ömrünün geçip gittiğinin farkında değil. Üçüncüsü, şöhret. Çok zengin desinler, şöyle desinler, böyle desinler. Eğer bir Allah adamı, bir evliya severse, överse, bu iyidir; ama Allahü tealanın değer vermediği insanlar, övse ne olur övmese ne olur.
ali zeki osmanağaoğlu