Enver abim buyurdular ki;
Allahü teala hakiki bayramlara kavuştursun… Peygamberimiz buyuruyorlar ki “sallallahü aleyhi ve sellem”; Bir mü’min bir mü’minin simasına Allahü tealanın rızası için muhabbetle bakarsa, o mü’min arşın altında gölgelenecektir. Mahşerde ona azap yoktur.. İnşallah ben size hep muhabbetle bakıyorum zaten…
Efendim, Bayram-ı şerifiniz mübarek olsun…
Enver abi iyi maşallah… Vallahi iyi… Geçen sene ben kurban bayramında gene geldim buraya… Ama nereden geldim. Hastaneden geldim. Göğsümdeki kemiği matkapla deldiler. İçinden ilik aldılar, yapıştırdılar, yat dediler. Dedim efendim, yatmam… Niye? Ben Holdinge bayramlaşmaya gidiyorum dedim… Dediler hastasın. Ama söz verdim, dedim. Mü’minin alameti; verdiği sözde durmasıdır. İnsan verdiği sözden döner mi? Ölmek var dönmek yok… Yoksa mü’min olduğumuz nereden belli olacak. İki şeyden belli olacak. Biri; elinden emin olunur, iki; dilinden emin olunur. Yani mümin, asla ve kat’a ve mümkün değil, harama el uzatmaz, haramı tutmaz, haramı içmez, haramı yemez. Haram yazmaz. Elinden emin olunur, dilinden emin olunur.
Mübarekler buyuruyorlar ki; Allahü teala rahmet eylesin. Mü’minler mü’minlerin arkasından dua eder, münafıklar mü’minlerin arkasından gıybet eder. O halde, mü’min ile münafık arasındaki fark bu… Mübareklerin ifadesiyle söylüyorum. Hiçbir mü’min hiçbir mü’minin arkasından, o duyduğu zaman üzüleceği bir şeyi söylemez. Yani, söylememesi lazım. Yoksa kul hakkına girer. Allah bizi kul hakkından korusun. Kul hakkı mutlaka helallaşmaya bağlı…
ali zeki osmanağaoğlu