Enver abim buyurdular ki;
Kim burada, ne için, neden çalıştıysa, ücretini öbür tarafta o şekilde alacaktır. Hatır gönül sökmez. Çünki bu, kalb işidir. Her şeye hükmedebilirler, ama insanın kalbine edemezler. Eğer kalbden biz Rabbimizin rızasını düşünerek, O’nun emir ve yasaklarını düşünerek, O’nun rızası için çalışırsak, elbette ki O herşeyi bilen yüce Allah, bize kendisi ücretini verecektir. O’nun verdiği ücret de sonsuz Cennettir. Ama O’na uygun olmayan, dînimize uygun olmayan her türlü hâl ve hareket bu dünyada hiçbir şeye yaramayacağı gibi, öbür tarafta da çok acı, çok sıkıntı, çok üzüntü olacaktır. Hepimiz her ân imtihana tâbiyiz. Onun için Bâyezîd-i Bistâmî “kuddise sirruh” hazretleri buyuruyor ki, Cenâb-ı Hakkın her nimetine karşılık, çok şükür etmek lâzım. Allahü teâlânın nimetinin olmadığı an yok, buyuruyor. Gerek tabiat olayları olarak, gerek vücud yapısı olarak, her an her zerremiz, cenâb-ı Hakka ihtiyaç halinde. O halde, her an Allahü teâlâya teşekkür etmemiz lâzım, şükr etmemiz lâzım ki, bu nimetler devam etsin. Bu nimetlerin şükrü çok zor yapılıyor. Fakat yine Ehl-i sünnet âlimleri buna bir kolaylık bulmuşlar, bu gaflet deryasında yüzen mü’minler için bir kurtuluş çaresi bulmuşlar. Buyurmuşlar ki, kim beş vakit namazını kılarsa, o, bütün nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Çünki,,namaz kılmayanın hiçbir şükrü kabul olmaz. Namaz kılmıyorsa, kan akıtsa, Allahü teâlânın verdiği nimetlere şükr etmiş olamaz. 24 saat devamlı Allahü teâlâyı anmak lâzım, hatırlamak lâzım, O’na teşekkür etmek lâzım. O da gaflet deryasıyla olmaz. İşte buyurmuşlar ki, kim beş vakit namazı kılarsa, bir vakitten sonra diğer vakti düşüneceği için, yatarken sabah namazını düşüneceği için, o 24 saat bir bütün teşkil eder. Beş vakit namazı kılanlar için, bu müjde Ehl-i sünnet âlimleri tarafından verilmiştir. Hayırlı mübârek olsun.
ali zeki osmanağaoğlu