Enver abim buyurdular ki;
Kabre gidince insanlar feyz alır, muhabbet olduğu zaman insanlar feyz alır. İyi de, biz bunu alıyor muyuz, almıyor muyuz? Bunun alameti var mıdır, diye Mübareklere sordum. Var efendim, buyurdular. Unutmayın ki huzur, bir an olsun dünyadan çıkmaktır, buyurdular. Cennet huzur yeridir, çünki orada dünya yoktur. Orada dünya sevgisi yoktur, Allahü tealanın, büyüklerin sevgisi vardır. Kabre gidip, oradan ayrıldıktan sonra veyahut da sohbetten ayrıldıktan sonra, Allahü tealaya karşı, ahirete karşı, büyüklere karşı muhabbetin artıyorsa; bu dünya berbat, biz boşuna ömür geçirmişiz diyebiliyorsan, işte bu, istifade ediyorsun, demektir. Eğer kabir ziyaretinden sonra veyahut da sohbetten sonra, içinde garip bir his olmuyorsa, hele hele dünyaya ilgin daha çok artıyorsa, burada iki şey vardır. Ya sende noksanlık vardır ya gittiğin zâtta noksanlık vardır. Tabii gittiğimiz zâta hemen su-i zan etmemeliyiz. O halde, en büyük kabahati kendimizde bulmamız lazım. Bu kabahatin tedavisi, istiğfarla olur. Israrlı olarak, devamlı olarak istiğfara bakar. Eğer büyük bir harama müptela olmuşsak, büyük bir günahı işlemekte devam ediyorsak, ondan mutlaka vazgeçmemiz ve sonra da tövbe etmemiz gerekir. Bundan sonra bu zâta gittiğinde fikrin değişmiyorsa, o zaman onun kentinden kaçmak lazımdır. Çünki, İmam-ı Rabbani hazretleri ‘kuddise sirruh’ öyle buyuruyorlar; Bulunduğunuz mahallede, bulunduğunuz köyde, bulunduğunuz şehirde, bulunduğunuz memlekette, böyleleriyle, dünya sevgisini tercih eden kimselerle karşılaşmaktansa, orayı terk edin. Gördüğünüz anda, kalbiniz dünyaya muhabbet eder.