Enver abim buyurdular ki;
Mübarekler buyurdular ki; İhlas elde etmek için, samimi olmak için, Allah rızası için yapmak için, kalbin temizliği şarttır. Mesela, namaz kılmak, Kur’an-ı kerim okumak, arkadaşlarla bir araya gelip sohbet etmek, bunların hepsi, netice itibariyle kalbin temizliği, tasfiyesi içindir. Kalp eğer bu bağlardan kurtulursa, hiçbir şeyle uğraşmadan, durduğu yerde zikr etmeye başlar, buyurdular. Niye? Çünki, boş durmaz ki. İçindeki su çıkarsa, o şişenin içine hava girecek. Onun için, esas zor olan, temizlik hareketidir. Temizlik için de, nefsin tezkiyesi lazım, buyuruyorlar. Bu kelimeler kitaplarımızda çok geçiyor. Nefsin tezkiyesi de, onun isteklerine fren koymak, onun isteklerini durdurmaktır. Çünki nefsî istemek, gıdam haramdır, demektir. Zeki abi bunu bana sık sık hatırlatıyor, bir mübarek zât öyle buyurmuş; Siz hakiki bir müslüman olun, layıkıyla ibadet yapın, Allah’a teslim olun, isterse dünya saltanatı içinde yaşayın, hiç mahzuru yok. İş, sıdk-ı sadakatle, kendisini İslamiyete intibak ettirmektir. Çünki, cenab-ı Hak bu kullarını daha yaratırken hasta yarattı. Bu hastalığın tedavisi şarttır. Bunun doktoru, büyüklerin ruhudur. Mübarek Hocamız; evet onlar vefat ettiler; ama ruhları bizden ayrı değil efendim, buyurdular. Tabii biraz da korkmak lazım, çünki buyuruyorlar ki; Onlar vefat etmekle bizi bırakmazlar, bizden ayrılmazlar. Ruhları her zaman bizlerle beraberdir. Peki, nasıl istifade edeceğiz? Mutlaka hatırlayarak, anarak, onlara Fatiha okuyarak. Yoksa, sadece bakar geçerler; ama istifade edemeyiz. Bulut gelir geçer, o bulutun yağmur vermesi için, bir irtibat kurmak lazımdır. O irtibat da, ya bir Fatiha okuyarak, ya kitap okuyarak, ya kabirlerine giderek olur. O bağlantı sebebiyle, onlar zaten vermeye hazırdır.