Enver abim buyurdular ki;
Bir gün Hocamız bir hadîs-i şerîfi izah ettiler. Hadîs-i şerîf; “Men hadime hudime”. Men demek, bir kimse demektir, hademe; hizmet etmek demektir, buyurdular. Bir kimse Allahü teâlânın bir kuluna bir bardak kadar su vererek hizmet etse, Allahü teâlâ o kuluna mutlaka bir hizmetçi yaratır. Bu, hem dünyada, hem de âhırette bu kuluna yardım eder. Çünki, efendim, hadîs-i şerîftir ve kıyâmete kadar geçerlidir, buyrudular. Bir bardak su için böyle bir ihsana kavuşulursa, varın siz, yapılan bu kadar kitap verme ve saire hizmetleri düşünün. Hocamız, yeryüzünde böyle bir hizmet yoktur, cenâb-ı Hak bu hizmeti bize nasib etti efendim, buyuruyorlar. Bir bardak suyu bir mü’mine veriyoruz, halbuki hizmetleri Allahü teâlâya havale ediyoruz. Hadîs-i kudsî olsa gerek, buyuruluyor ki; Herkes misafirini kendi gücüne, kendi imkânına, kendi iktidarına göre ağırlar. Benim evime geleni de, kendime has olan şekilde, bana lâyık olan şekilde ağırlarım. Mescidler, Allahü teâlânın evidir. Mescidler, dünyada Cennetin izdüşümüdür. Dünyada Cehennemin izdüşümü, mescidlerin dışında kötü yerlerdir.