Enver abim buyurdular ki;
Mübareklerin en çok tekrar ettiği husus; Kardeşim, biz çok bahtiyarız. Çok şanslıyız, çok bahtiyarız. Saat dörtbuçuktu, Enver abinin başı ağrıyordu. Doktora haber verdiler. İlaç.. Fakat ağrıyor.. Bu sabah namazdan sonra, mübarek Hocamızı ömrümde bu kadar neşeli görmedim. Ellerini öptükten sonra, başımı göğüslerine yatırdılar, başımı okşadılar. Ağrı, bitti! Çünki, mübarek el değdi. Efendim, dün akşam sizi bu vaziyette rüyamda gördüm, dedim. Maşallah, buyurdular. Bu da bir rüyaymış. Bu da bir rüya, bu da bir hayal. İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. Öldüğümüz zaman, hepimiz bir pişmanlık duyacağız. Ama ne mutlu ona ki, pişmanlığı azdır. Mü’minin en büyük kaybı, kaybettiği sevaplardır. Çünki, şimdi tam harman zamanıdır. Tam tarlaya tohum ekmek zamanıdır. Neden? Herkesin şaşkın bir vaziyette olduğu bir dönemde, cenab-ı Hak akıl vermiş, iman vermiş, hizmet nasip etmiş. Bunlar çok büyük nimetlerdir. Bunların her biri için, bin defa canını feda edecekler vardır. Ama nasip meselesidir. Allah rahmet eylesin, Necip Fazıl Kısakürek birgün Efendi hazretlerine gelmiş; Efendim, Allahü tealanın beğendiği, sevdiği kul nasıl olmalıdır, demiş. Çok uzun anlatsın istemiş; çünki Efendi hazretlerinin konuşmasından çok mutlu oluyormuş. Mübarek bir cümle ile cevap vermiş. Bu bir nasip meselesidir… İyiliğe elverişli olmayan kimse, faidelenemez Peygamberi dahi görse. Mübarek Hocamız buyurdular ki; Feyz, yani Allah sevgisi, güneşin ışığı gibidir, mutlak gelir. Hatta işaret ettiler, buraya kadar gelir, buyurdular. Ama ondan sonra almak, mü’mine kalmıştır. Bir, o feyzin kaynağına inanması lazımdır. İki, onu sevmesi lazımdır. Sevmenin manası, itaat etmesi lazımdır. Üç, haramlardan sakınması lazımdır. Dört, farzları yapması lazımdır. Hele bir tanesi vardır ki, çok zordur, o da, çok saygılı ve edepli olması lazımdır. Çünki, edep sınırını aşarsa, feyz buraya kadar gelir, içeriye girmez. Haddini bilmek çok zordur. Edep, sınırını tayin edebilmektir. Başkasının sınırına geçtiğin zaman, hem kendine, hem başkasına sıkıntı verirsin.