Enver abim buyurdular ki;
Şâh-ı Nakşibend “kuddise sirruh” hazretlerine bir gün bazı insanlar gelmiş; Hocam, bize bir keramet gösterin, demişler. Buyurmuş ki; Ne kerameti? Benim kerametim, her an meydandadır. Bir insan, bu kadar günahı omuzlarında taşıyıp, hâlâ yürüyorsa, konuşuyorsa, başka ne istiyorsunuz? buyurmuşlar. Soranlar demişler ki; Efendim, yine de bazan kerametiniz görülüyor. Şâh-ı Nakşibend hazretleri “Onlar bana ait değildir, hepsi hocama aittir” buyurmuş.
Şâh-ı Nakşibend hazretleri yine buyurmuşlar ki; “Sizden fevkalâde hâller zuhûr etse, bütün ağaçların yaprakları dile gelse, taşlar konuşsa, ey mübârek zât, sen artık mübârek oldun deseler, sakın inanmayın. Biz bununla emr olunmadık, bunun için gönderilmedik. Bizim dünyaya geliş gayemiz; O’nun dînine uymak ve O’nun dînini anlatmaktır”.