Enver abiler buyurdular ki;
Hocamızın hayâtını çok kısa olarak özetlemek gerekirse, üç cümle ile özetlemek mümkündür: Okumak, okutmak ve tatbîk etmek. Onları seven, onların yolunda olmalıdır. Onların yolunda olmak; Ehl-i sünnet i’tikâdını öğrenmek ve öğretmektir. Onlar, arının bin türlü çiçekden toplayıp bal yapdığı gibi, o kitâbları hazırlayıp önümüze koydu. Bizim de okumamız ve okuduğumuzu birilerine anlatmamız, yâni bu büyüklerin kitâblarını başkalarına da vermemiz lazımdır. İlm mutlaka yayılmalıdır. İlm olmazsa dîn olmaz.
Hocamız buyurdular ki; Ehl-i sünnet i’tikâdını anlatan kitâbları yaymak, anlatmak için gidenlerin ayaklarının altına melekler kanatlarını döşerler. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki; Bir talebe, dînine âid bir mesele öğrenmek için evinden çıksa, hocasının evine kadar yürüse, bu şerefli kul benim üzerime bassın diye, melekler kanatlarını bunun ayaklarının altına döşer. Havadaki bütün kuşlar, karadaki bütün hayvanlar, denizdeki bütün balıklar bu kul için istiğfar ederler, bunu afv et diye dua ederler. Bu, öğrenmek için gidene verilen ecîrdir… Ya öğretmek için giderse! Bir kişiye bir kitâb vermek için yola çıkanın yol boyunca alacağı ecîr ve sevâb, öğrenmek için gidenden daha fazladır. Gerek bizzât giderek, gitmese de sebeb olarak, her ne şekilde olursa olsun iştirâk eden bu sevâba kavuşur. Sadaka için verilen para, Allah yolunda gazâ için verilen paranın kıymeti yanında hiç kalır. Gazâ için harcanan para ise, emr-i ma’rûf için harcanan para yanında hiç kalır. Birine, Ehl-i sünnet i’tikâdını anlatan bir kitâb vermek veya anlatmak, yazmak, emr-i ma’rûfdur.