Enver abiler buyurdular ki;
Allah rahmet eylesin, mübarek Hocamız birgün Bursa’da bir su deposuna gitmişler. Çantayı almışlar, dinlenmek için oraya gitmişler. Orada bekçi İbrahim amca çay yapmış, bir bardak çay vermiş. Dua ederlerken çok duyduk, ya Rabbi, Bursa’da su deposunda bana bir bardak çay veren İbrahim efendinin ruhuna okuyorum diye, elli altmış sene hiç durmadan, ruhuna Fatiha, hatim gönderirlerdi. Şu vefakârlığa bak! Biz de ne yapıyoruz, Cuma günleri gelenleri bir bilseniz! Böyle şey görülmemiştir. Kaç yüz hatim, hatm-i tehlil, kaç milyon salevat-ı şerife.. Enver abi onların duasını yapıyor, bütün geçmişlerimizin, vefat eden arkadaşlarımızın, hanımlarının, bütün müslümanların ruhlarına gönderiyor. Hele hele bir de her sabah, bir hatm-i şerif, bir hatm-i tehlil, on Yasin-i şerif, arkadaşlarımız veriyorlar, gene bu büyüklerimize, sevdiklerimize gönderiyoruz. Çünki, bir hadis-i şerif var. Peygamberimiz ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyorlar ki; Mevta, kabirde, boğulmak üzere olan bir insana benzer. İmdat diyen bir mü’mine benzer. Akrabalarından, evlatlarından, yakınlarından bir Fatiha yok mu, der. Ne yaparsan, onu bulursun. Gönder ruhlarına! Sen bilmiyorsun ki, kendine gönderdin! Eden kendine eder.