Enver abiler buyurdular ki;
Çok mübarek bir zât hep, ben çok kötü bir insanım. Şu mübarek insan, ne kadar mübarek. Şöyle ibadet yapıyor, ben yapamıyorum, dermiş. Yani, herkese karşı kendisini mütevazı his ediyor ve herkesi binlerce defa kendisinden üstün görüyormuş. Birgün alacakaranlıkta bakmış ki, bir adam denizin kenarında bir kadınla oturuyor, yiyip içiyorlar. İçinden, artık buna da hüsn-ü zan olmaz. Kendimi bunlardan da daha alçak göremem, demiş. Derken bir kayık gelmiş, kayık bir alabora olmuş ve üç kişi denize düşmüş. O sahilde oturan adam denizin üzerinden koşa koşa yetişmiş ve iki kişiyi kurtarmış. Sonra buna dönüp, sen mübareksin. Gel birini bari kurtar, demiş. Ben yapamam deyince, dönüp öbürünü de kurtarıp gelmiş. Sonra buna dönüp, sen niye su-i zan ettin? Bu benim yanımda oturan, annemdi. Biz oruçluyduk, iftar ettik. Benim içtiğim zemzem idi, sen şarap dedin. Annem için kötü şey düşündün. Ama bak, denizden kim kimleri kurtardı? Bir daha sakın böyle yapma, demiş. Dolayısıyla, Allahü teala hepimizi kötü düşünmekten muhafaza eylesin. Öyle bir yere gidiyoruz ki, orada pişmanlık duysan, tövbe etsen, ne fayda? Dolayısıyla, defter kapanmadan, henüz hayattayken, ne olur aklımızı başımıza toplayalım da, büyüklerimizin verdiği nasihatler çerçevesinde, kendimize bir çeki düzen verelim.