Enver abiler buyurdular ki;
El emr-ü fevkal edep. Peki demek, en büyük edeptir. Ya Rabbi, ne kadar şanslıyız. Bir mü’min kalkacak, kendi aklıyla yetmişüç tane altından bir tane hakikisini bulacak. Ne mümkün? Hepsi birbirine benziyor. Bir altını yanlış aldın mı, bitti! Bid’at ehlisin. Şu şansa bak ki, Mübarekler, bu altın hakiki, buyuruyorlar. Peki O nereden biliyor? Ona da hocası göstermiş. Yoksa biz nereden bilelim. Mübarekler birgün buyurdular ki; Kul, ya Rabbi deyince, Allahü teala buyurur ki; Ne istiyorsun? Ne kadar hoş! Ya Rabbi deyince, Allahü teala o kuluna, peki ne istiyorsun, dermiş. Ne istenmez ki! O zaman isteyebildiğin kadar iste. Çünki, o isteği veren de, O’dur. O istemek arzusunu, düşüncesini vermese, gene isteyemezsin.
Bu dinin aslı, iki şeydir. Birincisi, Allahü tealanın bütün emir ve yasaklarına peki demektir. İkincisi, iyisi kötüsü, Onun bütün kullarına iyilik etmektir. Mü’minden zarar gelmez. İşte, bu ikisini yapan çok bahtiyardır.