Enver abiler buyurdular ki;
Allahü teala bu din-i mübini iki maksatla göndermiştir. Bir, Onu tanımak için. İki, Ona nasıl ibadet edileceğini bildirmek için. Allahü teala iki şekilde tanınır. Birincisi, âlimler yönüyle. İkincisi, evliyalar yönüyle. Âlimler; öğretir, anlatır, bildirir. Evliyalar; al, buyur ye, der. Âlimler baklavayı tarif eder. Evliyalar, yedirir. İlimle öğrenilen İslamiyet, kaybolabilir, unutulabilir. Şeytan vesvese verebilir. Çünki, nefsimiz asla hizaya gelmemiştir, aynı şekilde baş kaldırmaya devam edecektir. Ama tatlıyı yerse, şeytan ne kadar vesvese verirse versin, bu ne olursa olsun, ağzımda baklava var der, imanla gider. Dolayısıyla, bizim en büyük şansımız, Zülcenaheyn denilen, hem ilim tarafından, hem de tatlıyı yedirmek bakımından, mübarek Hocamıza rastlamamızdır. Vallahi, billahi, çok şanslıyız. Böyle bir nimeti bedava vermezler. Bunun bedeli vardır. Nasıl bedeli vardır? Yerde yürüyen düşerse, bir şey olmaz. Damdan düşerse, biraz daha tehlikeli olur. Bu kadar büyük nimetlere kavuştuktan sonra, bu nimetin kıymetini bilmemek, onun hakkını ödememek.. Maazallah. Bir düşerse, parçası kalmaz. Allahü teala muhafaza eylesin. Bu imanın, bu itikadın, bu devletin korunması, ancak ve yalnız, arkadaşların birbirini sevmesi, kaynaşması ile mümkündür.