Enver abiler buyurdular ki;
Doksan yaşında bir mübarek zât varmış; ama çok gençmiş. Nasıl bu kadar genç kaldınız, demişler. Bana akıl vermeyen talebelerim olduğu için. Ben ne dersem peki diyenlerle rahat ettim, buyurmuş. Bir kelime ama, insanı ya mü’min, ya kâfir yapar. Hazret-i Ömer ‘radıyallahü anh’ peki dedi, ikinci halife oldu. Eğer peygamberlik devam etseydi, peygamber olacaktı. Ebu cehil hayır dedi, Cehennemin dibine gitti. Şimdi ne oldu? Bir kelime! Onun için Allah rahmet eylesin, Allah şefaatlerine nail eylesin, mübarek Hocamız; dünyada en zor iş, karar vermektir, buyurdular. Yani, peki mi, hayır mı diyeceksin. Bundan daha zoru yoktur. Çünki o bir kelime ya Cennete, ya Cehenneme götürür. Onun için, Allahü teala karar verme noktasında kullarını başı boş bırakmamıştır. Kur’an-ı kerimde, Veşavirhüm fi’l emr, buyuruyor. Karar vermeden evvel, güvendiğiniz, itimad ettiğiniz insanlarla, ben böyle böyle yapmak istiyorum, ne dersiniz diye, bir istişare edin, sorun. Hatta Efendi hazretleri Necip Fazıl Kısakürek’e buyurmuş ki; Eğer mutlaka soracak kimse bulamıyorsan, git bir ağaca sor; ama bir şey sor! Çünki insanın nefsi, ben yaptım, oldu, der. Halbuki olmadı. Çünki mübarek Hocamız buyurdular ki; Sorarak yapan, kazansa da kazandı, kaybetse de, kazandı. Sormadan yapan, kazansa da kaybetti; kaybetse de, kaybetti.