1985 senesi, Mehmetağa tesislerimizde,
Enver abiler buyurdular ki;
Hangi baba evladını ateşe atar. Mümkün mü? Hangi baba doğrar evladını, parça parça eder. Halbuki cenâb-ı Hak bize analarımızdan, babalarımızdan, milyar kere daha merhametlidir. Senin yapmadığını Allah yapar mı? “celle celalühü”. Senin kıyamadığını Allah yapar mı? Ama Cehennemi yaratmış. Yaratmış ama Cehenneme girmemek için herşeyi ortaya koymuş. Bir; İman edin demiş. Allah var, Muhammed “aleyhisselam” hak, ahıret var deyin, onu istiyor. Bunu lisanen söylemeye de mecbur değilsin. Ama o küfrederse cenâb-ı Hakka, cezaya müstehak olur kendi kendine. Doktor diyor ki, hasta olmayın, şu ilacı için, perhiz yapın. Eğer bozarsanız perhizi, terli terli dondurma yerseniz, buz gibi su içerseniz, hasta olursunuz. Şimdi sana da doktor mu içirdi bu suyu. Gittin kendin içtin kardeşim. Binanaleyh, Cennete gitmek için bütün yollar açık. Cennet çok geniş yer. İstediğin kadar yer var. Gelin buyurun. Peki nasıl kurtulacağız. Onun için ilmihal kitâbları okuyun, Evliyâların hayatlarını okuyun, istiğfar edin. Kabahati kendinizde arayın, başkasında kabahat aramayın. Kusurlu insan dünyâda varsa o da benim deyin. Kendinizi bir an kötüleyin. Herkes kendini meth etmeğe uğraşıyor. Koskoca İmam-ı Ali “radıyallahü anh” Resulullah efendimizin “aleyhisselam” damadı, ilk Müslüman olan genç, Allah’ın aslanı; “Ah nefsim. Nedir senden çektiğim” deyip de sakalından bir çekmiş, bir tutam sakal elinde kalmış. Ey nefsim, beni mahvettin demiş. Bakıyorum insanlara, hiçbirisinin nefsine böyle dediği yok. Hatta biz bile söylesek kırılıyorlar. Olur mu öyle şey?