Enver abiler buyurdular ki;
Mübârekler buyurdular ki, Ehl-i sünnet âlimlerinin en büyük hususiyeti; gelen saf suyu muhafaza altına almışlar, ona bir pislik ve bid’at bulaştırmamışlar, zayi etmemişler. Çok muhkem borularla bize kadar getirmişler. Suyun kaçağını öğrenmişler, suyu korumuşlar, içine pislik bulaşmasın diye de muhafaza altına almışlar. Onun için Mübârekler buyurdular ki; ” En iyi insan, en iyi alim, en iyi mürşid, en iyi Evliyâ, nakledendir, vasıta olandır. Kendinden söyliyen veya kendine bağlayan değildir. Bütün arkadaşlarımızın asli görevi, posta müvezzii, dağıtıcısı olmakdır. Posta müvezziinin vazifesi de mektubu alır, adrese bakar, götürür. Yazı ile, kitâb vermekle posta müvezziliği yaptığımız gibi, konuşarak da yapabiliriz. Yani naklederiz. Eğer mektup açıkdan gönderilmek istenirse, o, mektup olmaz. Bizim de gazetemizin orta sayfası Mektûbâtdır. Spor sayfası, diğer sayfalar gibi birçok zarfların içine koyup insanlara anlatmağa çalışıyoruz. Ve bu mektupları okuyanlar dinlerini kolay öğrenirler. Hocamızın dışındaki, şimdiki insânların yaptığı şey; kendilerine gelen zarfı açıyorlar, okuyorlar, bu olmamış deyip tekrar yazıyor ve etrafına dağıtıyorlar. O zaman o şahsın Mektûbâtı oluyor ki, makbul değil. Biz Peygamber Efendimiz’den itibaren gelen, emanet olarak elden ele nakledilen ve İmam-ı Azâm Hazretleri tarafından da çoğaltılan, fotokopi yapılarak çoğalatılan bu mektûbları dağıtıyoruz. Onun için biz, ne kanunlar bakımından sıkıntı çekeriz, ne Allahü teâlâ’nın indinde sıkıntı çekeriz. Çünkü kendimizden bir şey koymuyoruz. Ve burada da üstünlük yok. Kim çok Mektûbât dağıtırsa o makbuldür. Peki senin işin ne burada? Kırk tane müvezzi varsa bir tane de başmüvezzi var. Bu, müvezzi olmak dışında bir şey değil ki. Bu işin süratlenmesi bakımından, işin suhuletle yapılması bakımından. Getiriyor postacı mesela çanta dolusu mektûbları, Enver Abi de alıyor onları, tek tek ayırıyor, bu buraya, bu buraya diye. Yoksa Enver Abi’nin ne içindekinden haberi var, ne dışındakinden. Hocamızdan duyduğumuzu neşrediyoruz. Çünkü Mübârekler de öyle yapmış. Bütün mezhep âlimlerinin kitâblarını aldılar, onu aynen muhafaza altına alarak Tam İlmihal’i hazırladılar. Sakın ola ki hepinize söylüyorum, kendinizden bir şey söylememeye çalışın. Naklederseniz aziz olursunuz. Anlatırsanız rezil olursunuz. Bugün bütün Türkiye’deki camilerin vaizleri, imamları, müftüleri, yeminle söylüyorum, vallahi nakletseler, hiç bizim konuşmamıza gerek kalmaz.