Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer….
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder. O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir…
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
Enver abiler, mübarek Hocamızın vefatından bir müddet sonra bize bir vazife vermişlerdi. “Hocamızdan ne duydunsa hepsini yaz, bana ver. Ama yalnız bana ver. Tek nüsha olsun” buyurdular. 1969-2001 arası Hocamızdan işittiklerimi zaten günü gününe yazmıştım. Bazı insanlar hani günlük tutar ya,… ben de, sadece Hocamızdan ve Enver abilerden işittiklerimi günlük olarak yazmıştım. Hocamızın bir sohbetinde bulunup da onu aynı gün yazmadığım olmamıştı hiç… Enver abiler de bunu biliyordu. Hatta bazan latife yollu takılırlardı; “Bugün yine her kelimeyi hiç kaçırmadan yuttun, bunları yaz, sonra lazım olur” buyururlardı. Hocamızın vefatından birkaç sene sonra Enver abiler bu vazifeyi verince, daha evvel yazılan defterleri bilgisayara aktardım. Zaman zaman Enver abiler bu çalışmanın ne durumda olduğunu sorarlar ve Sarıyer’deki evlerine davet edip kontrol ederlerdi. Gece- gündüz gayret ederek iki tane kitap meydana geldi. Emrleri üzere tek nüsha yapıldı. Bitirdiğimi arz ettiğimde, bir cuma günü Sarıyer’de Cuma namazı için davet ettiler. Her Cuma olduğu gibi kalabalık misafirler vardı. Hatta Abdülhakim efendi hazretlerinin talebelerinden de birkaç zât vardı. O gün Enver abiler, getirdin mi diye sordular. Getirdiğimi arz edip teslim edince, buyurdular ki; “Ali bir kitap yazmış, fakat basılsın diye değil, sadece Enver abisine vermek için yazmış. Ali bize danışmadan, izin almadan hiçbirşey yapmaz. Biz Ali’den ve hizmetlerinden memnunuz” buyurdular. Enver abiler, bir vazife verince neyi nasıl yapacağımızı da kendileri öğretirler, işin sonuna kadar da ilgilenirlerdi. Herkesle nasıl ilgilenebildikleri, dünyanın heryerinden dertlerine çare arayanların imdadlarına nasıl yetiştikleri, akıl ile anlaşılabilecek birşey değildi. Zaten hayatı incelenirse sıradan normal bir insanın kapasitesi dışında olduğu, anlaşılamaz olduğu belli olur. Nâçar kalan herkese çare bulurlardı. Kapıları ümitsizlik kapısı değildi. Bir sual soran herkes, tam mutmain olarak dönerdi, soranın kafasında veya kalbinde acabası kalmazdı.
Enver abilerde anlaşılamaz bir mıknatıs vardı,.. öyle ki; insanlar O’na doğru kuvvetle çekildiğini farkederlerdi. Hava gibi, ekmek, su gibi her zaman ihtiyaç duyulan bir insandı.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
Fî emanillah