Enver abiler buyurdular ki;
Aklıma birgün bir şey geldi. Bir gün mübarek hocamız “kuddise sirruh” Allah rahmet eylesin, buyurdular ki; Ankara’daydım, bir gün yolda bir arkadaşıma rastladım. Arkadaşım bitmiş, üzüntü içinde böyle. Dedim ki; arkadaş hayırdır inşallah, nedir bu üzüntülü halin. Bana dedi ki ; Hilmi bey hiç sorma. 20 yaşında kızım hastalandı. Uzun bir müddet hastanede yattı. En son dediler ki; artık kızını al. Tıbben yapacak hiçbir şeyimiz kalmadı. Evinize götürün. Ben de aldım eve götürdüm. İşte artık son günlerini bekliyoruz. Mübarekler buyurmuşlar ki ; Beraber eve gidelim. O arkadaşın evine gidiyorlar. Buyuruyorlar ki; Bana bir tabak getirin. Bir tabak getiriyorlar.
Mübarekler, tabağın içerisine şifa âyetlerini yazıyorlar. Kardeşim, bunlar şifa âyetleri. Şifa âyetleri, şifadır. Ve şifa olacak sebepleri yaratır. Bu hep bu suyu içsin, buyuruyorlar. Mübarekler bunu boşuna anlatmadılar.