Enver abiler buyurdular ki;
Hocamız buyurdular ki; Ehl-i sünnet i’tikâdını anlatan kitâbları yaymak, anlatmak için gidenlerin ayaklarının altına melekler kanatlarını döşerler. Karadaki hayvanlar, gökteki kuşlar, denizdeki balıklar, bu hizmete gidenler için tevbe ve istiğfar eder, ya Rabbi, afv et bunu, derler. Be ne seadet! Hele içindekilerden bir tanesiyle bir amel etse, yerken, içerken, o ibadet yaptıkça, sevap kazanılır. Bu fırsat kaçırılır mı? Onun için, otobana girmek çok zordur; otobana girdikten sonra, her kilometre, her metre, hep sevap yazar. Ama önünde yetmişüç tane otoban var, sen de buradasın. Allah korusun, bir yanlış yola girdin mi; geri dönüş yok, sağa dönüş, yok, sola dönüş yok. Bu arada otobanın sonunda gideceğin yeri düşün! İşte Mübareklerin bize yaptığı en büyük iyilik; bu otoban, Rabbimizin razı olduğu otobandır, hepiniz buraya girin, buyurmalarıdır. Haşa, bizim bulmamız mümkün değildir. Zaten kimse bulamaz. Bu otobana girdikten sonra, Mektubat’ta buyuruluyor ki; Şöyle de olsa, böyle de olsa, azizdir. Çünki yol kavuşturucudur. Sen kavuşamayabilirsin; ama yol kavuşturucudur. Geri dönüşü yoktur!