Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer….
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder. O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir.
Enver abiler buyurdular ki;
Bir gün Taha-i Hakkâri “kuddise sirruh” hazretleri, nemâza dururken tekbîr alacakları esnâda, elini şöyle bir sallamışlar. Oradaki talebeleri de bunu görmüş tabî. Bunu acaba hocamız neden böyle yapdı, bundan sonra nemâzı böyle mi kılacağız diye düşünmüşler. Nemâzdan sonra da hocalarına sormuşlar. Efendim nemâza dururken elinizi salladınız ondan sonra tekbîr aldınız. Bunun sebebi neydi. Halîfe derviş diye bir talebesi varmış, önde gelen talebelerinden. Hatta bunu o sormuş. Hocaları şu hadiseyi anlatmış; hani bize bir zemân birisi gelmişdi. Birisi Taha-i Hakkâri hazretlerinin büyüklüğünü duymuş, ona talebe olmağa gelmiş. Taha-i Hakkâri hazretleri de gelen bu adama elinde kullandığı, kendi çekdiği tesbîhi hediye etmiş. Fekat hikmeti ilâhi, bu büyüklerin yolunda dert ve belâ nisan yağmuru gibi gelir. Taha-i Hakkâri hazretlerinin o tesbîhi verdiği talebesinin, dert ve belâ yakasını bırakmamış. Bir sel geliyor tarlasını götürüyor. Bir kurt geliyor bütün mallarını, koyunlarını telef edip gidiyor. Bir yangın çıkıyor evi ocağı yanıyor. Bu arada hanımı ölmüş, çocukları ölmüş. Malsız mülksüz, çoluksuz çocuksuz tek başına kalmış. Eyvâh demiş sıra bana geldi artık. Bu tesbîh benim elime geçeli başıma gelmedik kalmadı demiş. Korkusundan tesbîhi iâde ediyor fekat ölüm nasılsa gelecek. Ölmiyecek olan var mı? İşte Taha-i Hakkâri hazretlerinin o talebesi de getirip tesbîhi vermiş fekat yine de ölüm gelip onu bulmuş tabî. Tam ölürken de Taha-i Hakkâri hazretleri onu görüyor. Mürşid-i kâmillerin hâli böyledir. Taha-i Hakkâri hazretleri o talebesinin vefât ediyor olduğunu görünce, o sırada bakmış ki şeytân da karşısında, “Ver îmânını, vereyim suyu” diyor. Buz gibi suyu tutmuş karşısında. Onda da harâret var tabî. İblîs de su vereceğim fekat îmânını verirsen diyor. Taha-i Hakkâri hazretleri; “İblîse bir tokat vurdum, o sırada iblîs yere yıkıldı, o kişi de îmân ile rûhunu teslîm etdi” buyuruyorlar. Talebeleri daha da fazla şaşırmışlar. “Efendim, o kişi daha sonra size tesbîhi iâde etdi, buradan gitdi.” diyorlar. Taha-i Hakkâri hazretleri de; “Olsun bir anlık da olsa bizi sevdi ya” buyuruyorlar. Yeter ki düşmanlığı olmasın. Düşmanlık varsa gemiden atılmışdır. Düşmanlığı yoksa bir parça seviyor olsa yine kurtulur.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
Fî emanillah