Enver abiler buyurdular ki;
Bir mübârek zât öyle buyurmuş; Siz hakîkî bir Müslümân olun, lâyıkı ile ibâdet yapın, Allaha teslîm olun, isterseniz dünyâ saltanatı içinde yaşayın hiç mahzûru yok. İş, sıdk-ı sadâkat ile kendisini islâmiyyete intibâk ettirmek, islâmiyyete uymakdır. Çünki Cenâb-ı Hak bu kullarını daha yaratırken hasta yaratmış. Bu hastalığın tedâvisi şart. Bunun doktoru hastahânede yok. Bunun doktoru büyüklerin rûhudur. Mübârek Hocamız buyurdular ki; Evet onlar vefat etdiler ama rûhları bizden ayrı değil efendim. Şansa bak. Biraz da korkmak lâzım tabii. Çünki buyuruyorlar ki; Onlar vefat etmekle bizi bırakmazlar, bizden ayrılmazlar, rûhları her zemân bizimle berâberdir yine. Peki, nasıl istifâde edeceğiz? Mutlaka hâtırlayarak, anarak onlara fâtiha okuyarak. Yoksa sâdece bakar geçerler ama istifâde edemeyiz. Bulut gelip geçer. O bulutun yağmur vermesi için bir irtibât kurmak lâzım. O irtibât da dediğim gibi; ya bir Fâtiha okuyarak ya kitâb okuyarak ya kabrlerine giderek bir bağlantı kurmak lâzım. O bağlantı sebebiyle onlar zâten vermeğe hâzır, âfiyet olsun o zemân.