Enver abiler buyurdular ki;
Çok zengin bir adam varmış, çok zengin ama çok. Fekat o asrın da en büyük evliyâsı imiş. Birisi çok merak etmiş, böyle şey olmaz demiş. Gidiyor, gidiyor, gidiyor, tarlalar görüyor, kimin diye soruyor? Falanca zâtın. Allahü ekber, ya Rabbi ya Resûlallah, bu kadar mal mülk bir hükümdâra gider ancak. Gidiyor, gidiyor, gidiyor bir sürü ovaları doldurmuş davarlar görüyor. Kimin bu diye soruyor? İşte falanca zâtın. La ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah. Olmaz böyle şey, bu ancak pâdişâhlara yakışır. Gidiyor, gidiyor, gidiyor, bir sürü koyunlar görüyor. Bunlar kimin diyor. İşte falanca zâtın. Olmaz böyle şey diyor. Derken, olmaz diye diye olura kavuşuyor. Ve mübârek zâtın tekkesine geliyor. Sohbetinde oturuyor. Bir müddet sonra mübârek zât, o kişiye dönerek; La ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah, buyuruyor ki; Eğer saman çöpü kadar bir mü’minin kalbinde dünyâ sevgisi varsa, o mü’minin Allahü teâlâyı tanıması harâmdır. Mümkün değildir. Bitdi bu iş. Peki, diyeceksiniz ki, bu kadar mal, bu kadar mülk, bu kadar varlık niçin? Keşke bir misli daha fazla olsa diyor.