Enver abiler buyurdular ki;
İnsanlar nasıl mes’ud, bahtiyar olacak? Şimdi sofrada söyledim, bir madde var. Eğer mü’minler şu maddeyi prensip kabul etse, canı pahasına şu bir maddenin üzerinde hassasiyetle dursa, dünyası da, ahireti de Cennet olur. Çünki Efendi hazretleri buyurmuşlar ki; Otuz sene İstanbul halkına imanı, islamı anlattım, anlayan üçü beşi geçmedi. Hatta Mübareklere; Efendim, bir kişi İman İslam kitabını alsa, bir saatte okur, bitirir. Acaba Efendi hazretlerinin bundaki hikmeti neydi, dedim. Buyurdular ki; Öğretmedim buyurmuyor, anlatamadım, buyuruyor. Mesela bir mü’min kul hakkına inansa, başıma ne gelecek diye ayaklarını serip yatabilir mi efendim? Mektubatta İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyorlar ki; Üzerinde bir dank kul hakkı olan, bütün peygamberlerin namazını kılsa, bütün peygamberlerin ibadetini yapsa, bu hak ödenmedikçe, Cennete giremez. O bakımdan, çok teferruata gerek yok. Yalnız ve yalnız, erkek olsun, hanım olsun, komşu olsun, arkadaş olsun, amir olsun, memur olsun, kul hakkının bu kadar mühim olduğuna iman etse ve kul hakkı hakkında bütün gayretini sarf etse, sevilen, anılan, kıymetli bir insan olur. Kul hakkına riayet etmezse ne olur? Başı dünyada da, ahirette de derde girer. Çünki bunu söyleyen, müceddid-i elfi sânidir. Buyuruyor ki; Bütün Peygamberlerin ibadetini yapsa, kul hakkını ödemedikçe, Cennete giremez. Onun için, evlenen kardeşlerimize nasihatimiz ve tavsiyemiz, büyüklerin nasihatidir. O da, gelen, bir köle, bir hizmetçi değildir. Kadının kocasına karşı, kocanın da hanımına karşı en hassas noktası, kul hakkıdır. Her türlü günah, her türlü suç afv edilebilir, afv edilmesi için birçok sebepler vardır; ama kul hakkı ödenmedikçe, helallaşmadıkça, kurtulamayacaktır.