Enver abiler 2005 senesi Ramezan-ı şerif bayramında buyurdular ki;
Hindistan’dan bir kitap gelmişti. Efendim, açtı mübarekler, oradan bir hadis-i şerif çıktı. Cenab-ı peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki; Ahirette sırat köprüsünde her müslümana yedi sual sorulacaktır. Yedinci sualden peygamberler dahi korkmuştur. Birincisi, imandan sorulacaktır, tamam. İkincisi, namaz sorulacaktır, tamam. Üçüncüsü, oruç sorulacaktır, elbette. Dördüncüsü, hac sorulacaktır, elbette. Beşincisi, zekattan sorulacaktır, elbette. Ve çok enteresan, altıncısı, gusül abdesti sorulacaktır diyor. Yani mübareklerin diş üzerinde durmasının bir hikmeti olması lazım. Gusül abdestini nasıl aldın, tamam mı aldın, noksan mı aldın, işte bu sorulacak deniyor Hadis-i şerifte ve yedinci suale gelince orada Cenab-ı hakkın peygamberi buyuruyor; bu sualden peygamberler dahi, ben dahi, hepimiz korktuk diyor. Nedir o? Kul hakkı! İşte, o kul hakkının da hesabı verildikten sonra karşı tarafa geçiliyor, Cennete girebiliyor. Kul hakkı İslam Ahlâkı kitabımızda beş, altı şekilde anlatılıyor. Kul haklarından bir tanesi, Allah muhafaza etsin, ya Rabbi, düşünmek dahi istemiyorum, gıybet ve dedikodu. İslam Ahlâkında diyor ki; kâfir dahi olsa, kalbi kırılacak bir lafı arkasından konuşmak gıybettir. Gıybet, zinadan bile günahtır, kul hakkına girer, kalp kırmaya girer. Bizzat kendisi ile helallaşmadıktan sonra, kurtulmanın imkanı yoktur.