Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer….
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder. O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir.
Enver abiler buyurdular ki;
Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” halife, Musul’a bir vali tayin etmiş. Bir müddet sonra valiye demiş ki; Musul’daki bütün fakirlerin listesini bana gönder. Vali de en başa kendi ismini yazmış. Hazret-i Ömer’de işkillenmiş; Bu olacak iş değil, benim valim bunu yapmaz. Hemen iki tane müfettiş göndermiş. Hemen gidin öğrenin bakalım, benim valimin yaşama şekli nasıl? Gelmişler demişler ki; Efendim biz Musul’u gezdik, dolaştık. Validen daha fakirini bulamadık. Niye? Ekmeğini suya batırıp yiyor, katık yok! Hazret-i Ömer bütün fakir fukarayı doyuruyor, bin altın da bu valiye gönderiyor. Bin altın, az da değil! Şimdi olsa çok işe yarar! Vali altınları hanımının önüne döktü, dedi ki; Hanım buyur, halife para gönderdi. Ne yapacağız? Allah! Yaşadık dedi. Üç beş tane ayırdı. Doğru pazara, şunları al. Dedi ki; O tamam da kalanı ne yapacağız? Ne olacak, saklayacağız. Lazım olursa kullanacağız. O zaman o biter dedi. Nasıl biter? Al, al, çuvalın dibi meydana çıkar. Peki, ne düşünüyorsun? Yanına bir iş ortağı bul, o bunu işletsin. Tamam, bu aklıma yatar dedi. Aldı keseyi, ne kadar fakir fukara varsa hepsini dağıttı geldi. Hanımı dedi ki; Ne yaptın? Tamam, ortağımı buldum, ortağa verdim paraları, kâr gelecek. İyi, peki ne zaman gelecek? Bir ay sabret bakalım… Bir ay sonra hanımı, kâr nerede demiş. Ne kârı? Sen dedin ya gelecek diye. Gelecek tabi, Cenab-ı hak ne zaman isterse! Çünkü ben düşündüm taşındım, Rabbimden daha iyi bir ortak bulamadım. Hepsi beni kandırıyorlardı ama Rabbim kandırmaz. Bire yedi yüz verir, bire bin verir, ama O tam verir. Sen misin bunu söyleyen! Bugüne kadar çektiğimiz yetmemiş gibi, tam da yüzümüz gülecekken, yine biz fakir fukara kaldık diye hanımı valiyi evden atmış. Vali de bir arkadaşının evine gitmiş. Benim hanım beni evden kovdu. Yatacak yerim de yok. Sen bana bir yer verir misin? Allah Allah! Buyurun vali bey. Ona bir oda bir de karyola vermiş. Birkaç gün geçtikten sonra, arkadaşı ailesine gitmiş. Demiş; Ya abla, sen yanlış yapıyorsun. Koskoca vali başkasının evinde yatıyor. Adamcağız kendi evinden de olmuş derler. Neyse ikna ettiler, barıştılar. Vali Bey eve geldi. Hanımı dedi ki; Halife bir daha gönderirse ne yaparsın? Dedi ki; Bak hanım, eğer şu benim gördüklerimi görseydin, sen benden daha önce davranırdın. Her bir fakiri sevindirdiğim için, Allahü teala gökten bir ampul indiriyor. O ampul ki, onun nuru güneşi karartıyor. Ben o ampulü gördükten sonra daha fazlasını vermek isterim.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
Fî emanillah