Enver abiler buyurdular ki;
Muhyiddin-i Arabi “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin meşhur olmasının sebebi, birgün Bağdat’a giderken bir derviş görmüş. Dervişte bir ibrik bir de balık varmış. Dervişe, sen ne yapıyorsun demiş. O da iki tane balık tutarım, birini yer, birini misafire yediririm, demiş. Nerede kalıyorsun, demiş. İşte bu sazlıkta demiş. Sonra, sen nereye gidiyorsun, demiş. Muhyiddin-i Arabi hazretleri, Bağdat’a demiş. Derviş, orada falan yerde benim bir şeyhim vardır, ona git, bana da bir nasihat versin demiş. Muhyiddin-i Arabi hazretleri gitmiş, bakmış, saray gibi bir yer. İçeriye girmiş, ortada semaver, müridleri şeyhin etrafında ve şeyh oturuyor. Muhyiddin-i Arabi hazretleri çok şaşırmış, bu nasıl evliyalık demiş. Şeyhe, geldiği yeri ve talebesinin nasihat istediğini söylemiş. Şeyh, talebeyi tanımış. Kalbinden dünya muhabbetini çıkarsın demiş. Muhyiddin-i Arabi hazretleri çok şaşırmış ve vardır bir hikmeti demiş. Daha sonra balıkçıya gitmiş, nasihati söylemiş. Balıkçı, hakikaten de ben namazdayken biri çalacak mı diye aklım ibriğe takılıyor, aklıma senelerdir Allahü teala gelmiyor, demiş. Bu hadise Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin içine bir arayış doğmasına vesile olmuş.
Günün Videosu