Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Mübarek Hocamız; Ümmetim fesada uğradığı zaman sünnetimi ihya edene 100 şehit sevabı vardır, hadis-i şerifini izah ettikten sonra, bu kitapları okuyan 100 şehit sevabı alır buyuruyor. Hatta dahası var, şimdi namaz kazaya kaldı. İki ceza var. Bir kılmamak, kılamamak diyelim. İkincisi, vakit namazın geçti. Hadi kazayı yaptın. Vakit geçti ama. İşte Mübarekler buyuruyorlar ki, bu kitapları dağıtan, bu vaktinde kılamamanın cezasından kurtulur. Bir, Arefe günü Arafat meydanında duran, haccı kabul olanın bu cezası affolur, bir de bu kitapları yayan. Ne yapalım? Hemen Kitabevine gidelim. Eh bu laflardan sonra gitmeyen hesabını nasıl verir öbür tarafta. Arkadaş illa gidemiyorsan gidene ver. Hatta Peygamberimiz buyuruyorlar ki, “aleyhissalatü vesselam”, Harp meydanında savaşan askere verilen sevaptan daha çok, onu destekleyene verilir. Ona mal ile, imkan ile destek verene daha çok sevap verilir buyuruluyor. Neden? Çünkü onun postallara ihtiyacı var, onun silaha ihtiyacı var, onun giyime ihtiyacı var. Bunlar temin edilmezse o nasıl harp etsin? Mesela Mübarekler buyurdular ki bir gün, bir muharebe için herkes ne varsa bir şeyler veriyor. Hazret-i Osman da “radıyallahü anh” nesi varsa vermiş, onun gönderdikleri altınlar, imkanlar yığılmış, yığılmış, yığılmış. En son Hazret-i Peygamber “aleyhissalatü vesselam” açmış ellerini dua etmiş, Ya Rabbi Osmandan razı ol, ben çok razıyım. Sonra getirenlere buyurmuş ki, selam söyleyin, bu dualarımı bildirin. Getirenler demişler ki , nasıl bildirelim ki, bize buyurdu ki, gidin siz de gelmeyin, yani bizi de beraber gönderdi. O zaman Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” ellerini açtı tekrar, Ya Rabbi, Osmana hiç hesap sorma! Hiç hesap yok buyurdular.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.